Kan yolu [Alveor]

Suki ile bir bütün olacağımızı biliyordum. Onun kalbi de benim ki gibi ölüm için atıyordu. Onu elimde tutmak adeta ölümle dans etmek gibiydi. Onun bu isteği beni daha da gaza getiriyordu açıkçası. O yanımdayken nasıl sakin kalacağımı bilemiyorum. Sadece isteği bile beni gaza getirmeye yetiyordu. ÖLÜM! Evet kaldığımız yerden devam edelim "Ne dersin Suki ?"

"Evet... Çoktan saymaya başladım bile. Dikkatli ol sonra saymayı unuttum deme... Hahahaha!"

Bunca zevkin ardından önüme gelen her şeyi kesmeye başlıyordum. Ne olduğunu umursamadan. Suki'nin verdiği his ile her şeyi kesebilecek gibi hissediyordum açıkçası. Şuan öyle gidiyordu.

"Emredersin patron.!"

Diye bir ses duymuştu Alveor, Suki'den devama yönelik gelen cevaptı bu. Musashi bir yandan etrafta "Bir! İki!" diye bağırırken felaket tanrısı kılıcının kabzasını yumruk açıp kapar gibi bir kaç kere açıp bırakmıştı elinin en iyi oturacağı yeri bulmak için. Sonunda bulduğunda geri kınına sokmuş ve bir kere daha çıkarmıştı.

Çıkarışının ardından Suki'nin delicesine gülen imgesini gördükten sonra harekete geçmişti Alveor. Hızlıca koşmaya başlamış ve tam olarak üstüne gelen Ayakashiye kılıcını doğrulturmuş ve onnun hareketlerine uyum sağlayıp kılıcı ile burun üstü yere çakılmasını sağlamıştı. Yere çakılan Ayakashiyi tek ve keskin bir hamlede kestikten sonra onun üstüne koşan tilki şeklindekileri görmüştü. Birisini kesmek için hareketlendiği sırada ötekinin daha hızlı hareket ettiğini görmüştü. Bir karar vermişti, basit bir karardı onun için.

Üstüne hızlı gelene daha önce kırılmış kolunu ağzının içine sokmuştu. Epey acı verirdi bu normalde ancak bu durumda Ayakashi'nin kolunu çiğnemeye çalışmasını hissetmiyordu bile. Sağdan üstüne geleniyse gırtlağının altına soktuğu Suki ile adeta gök yüzüne iğnelemişti. Elini çiğneyen Ayakashiye gelince onu olmadık bir yöntemle öldürmüştü. Elini iyice ağzına sokmuş ve çıplak eliyle kalbini sökmüştü.

Elinde bir miktar mantar oluşmuş olsa da bunu hissetmiyordu. Gök yüzünden bitmek bilmez bir fırtına gibi yağan hayvanları sırasıyla parçalamaya devam ediyordu ikili. Buna karşın Musashi basamak gibi ayakashilerin üstüne basıp zıplayarak tepeye ulaşmaya çalışıyordu. Fırtınanın kaynağına. Bunu görünce Alveor'da pek tabi aynı şeyi yapmak istemişti.

Üstüne gelen leylek şeklindeki devasa bir tanesinin son ana kadar gelmesini beklemiş ve o tam onu yiyeceği sırada hızıyla uyum sağlamış ve üstüne binmişti. Sonrasında Suki'yi kınına geri koyup kanatlarından tutmuş ve fırtınanın kaynağına yönelmişti. Yolda Musashi ile göz göze gelmelerinin ardından kısa bir bakışma ile kaynağı parçlama kararı almışlardı. Kaynağın parçalamak için ikisi de aynı anda merkezdeki göze kılıcını saplamış ve sonrasında yere düşmeye başlamışlardı. O sırada Alveor tam olarak yirmi iki tane ayakashi öldürmüştü. Musashi kılıcını tekrar kınına koymadan önce "Yirmi iki." demişti.

Sonrasında Alveor'a tekrar bakıp ciddi bir ifade ile "Seninle aynı sayıda." demişti. Sonrasında yere sert bir iniş yapan ikili kendisini toparladıktan sonra Alveor üstüne koşup suratına tekme atamak için hareketlenen Musashi'yi görmüştü. O da kınına geri koyduğu Suki ile tekmeyi durdurmuştu. İkili bir birine başlarını dayadığı noktaya geri dönmüştü. Musashi görünüşe göre bu sayı çıkmazını çözmek istiyordu.

Suki'den gelen onay ile kendimi tutmadan saldırıyordum. Şu durumdayken aldığım zararın hiç bir önemi yoktu. Gördüğüm her Ayakashiyi Suki ile parçalara ayırıyordum. Tabi arada istisnalar da vardı. Mesela az önce öldürdüğüm gibi. Çıplak elle kalbini almıştım. Tabi bir bedeli vardı ama bunu hissetmiyordum. Büyük bir fırtınaydı bu. Duruma bakılınca tek çare tepeye çıkıp yok etmekti. Yani kaynağını... Bu aklıma gelmişti fakat bunun bitmesini istemiyordum. Bu zevki yaşamak anlatılmazdı. Ama bunu bu kadar güzel kılan şey Sukiydi. "Bu öldürme isteğin beni benden alıyor Suki. Eğer bu histen vazgeçersen seni kendi ellerimle öldürürüm biliyorsun değil mi ?" Bunu söylerken gülüyordum. Aslında bu kadar zevk almamın tek sebebi Sukiydi. O zaman bu düşünceleri bırakarak anın tadını çıkaralım değil mi ?

Ayakashileri kesmeye devam ederken gözümün ucuna Musashi takılmıştı. Ona baktığım an amacının tepeye çıkıp kaynağını yok etmeyi planladığını anlamıştım. Bunu yapmayı hiç istemiyordum açıkçası. Ardından aklıma bir fikir geldi. Kaynağı yok ettikten sonra Musashi'ye tekrar saldıracaktım. ÖLÜM! Şuan tek isteğim buydu çünkü. Bana doğru koşan leylek vardı. Tabi oldukça büyüktü. Onu kullanıp oraya çıkacaktım ve beraber yok edecektik. Leyleğin üstüne kolay bir şekilde çıktıktan sonra kaynağını yok etmiştik. "Suki her şey daha yeni başlıyor. Hazır ol." Diyordum. Yere indikten bir süre sonra Musashi'ye saldırmaktı planım. Bu sırada Musashi benle aynı sayı da Ayakashi öldürdüğünü söylüyordu. Haklıydı da. Ama benimkileri niye saydı ki. Gerçi benimkileri ben bile saymadım belki Suki saymıştır. Aman neyse birazdan bu sayıların bir önemi kalmayacak zaten.

Yere indikten sonra üstümdeki tozu silkeliyordum. Ardından çıplak elle öldürdüğüm Ayakashi bana bir hediye bıraktığı aklıma geliyordu. Koluma baktığımda pek fazla bir şey yoktu açıkçası. Bir süre sonra geçer. Tam kılıcımı çekip Musashi'ye saldıracaktım ki onun suratıma tekme atmak için hareketlendiğini gördüm. "Başlıyoruz Suki!"

"Hadi bitirelim şunu. Ne dersin ?"

Tekmesini durdurduktan sonra geri çekilip pozisyon alacaktım. Ardından hızlıca üstüne koşup sağ taraftan bir kılıç darbesi sallayacaktım. Muhtemelen karşılayacaktı. Buna karşı önlem almak için göğüsüm ileri de değil de ayaklarım ile aynı hizadaydı. Gelebilecek herhangi bir tekme ya da yumruğa karşı hazır bekliyor olacaktım. Ardından üstten bir kılıç darbesi yollayacaktım. Sağa veya sola kaçıp bana saldırabileceği için vuruşum sert ama yavaş olacaktı. Bu sayede eğer hızlıca yer değiştirir ise onun hızına ayak uydurup saldırısını karşılayabilecektim.

"Ossu!"

Şeklinde bir cevap gelmişti Suki'den sonrasında bir an gözlerini kapamıştı Alveor. Açtığında Musashi ona başıyla selam vermişti ve Alveor'un da karşılık vermes ile ikisi de geriye sıçramıştı. Hava iyice kararmış ve sonunda yağmur şiddetini arttırmaya başlamıştı. O sırada Alveor hızlıca Musashi'nin üstüne koşmaya başlamıştı ancak Musashi de aynı şekilde onu beklemiş ve paralel olarak koşmaya başlamışlardı.

Kınından çıkarıp Suki ile saldırması sırasında Musashi kırık mızrak ucunu çekmiş ve wakizashi edasıyla kendini korumuştu. Sonrasında kırık eliyle yumruk atmak için gerilmişti ve atmıştı ve başarılı olmuştu. Normalden farklı olarak uzun yıllar çeşitli dövüş sanatlarıyla ilgilenmiş birisi olarak tekniğini Karate'ye çevirmişti. Buna karşılık olarak mızrakla kılıcın arasındaki bağ kopunca Alveor kılıcını başına savurmuştu ancak Musashi bunu kullanarak kılıcı eline saplamıştı.

Mızrak ucunu hızlı bir şekilde Alveor'un başını kesmek için savurmuştu Musashi ancak Alveor dişleriyle sarılmıştı bu sefer mızrağa. Yanakları hafiften kesilmişti ancak sonunda sabitlediğinde mızrağı yakın mesafeden tekme atmayacağından midesine diziyle vurmuştu. Bu Musashi'yi epey sarsmış olacak ki istemsiz bir şekilde bir iki adım geriye atmıştı. Sonrasında ciddi bir şekilde Kara kılıcı da çekmiş ve "Son verme vakti geldi." demişti.

Üstün çalışmanızdan +1 Teknik puanı kazandınız.

+3 Stat puanı kazanıldı.