Mücevher [Midori Kaage]
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Mücevher [Midori Kaage]
Kaage uyandığından beri aynı yeri görüyordu. Nerede olduğunu bilmese de ona yakın birisinin yanındaydı. Bir verandada oturmuş, tapınaklardan birinin bahçesini izliyordu. Ara sıra olduğu yerin yakınına yemek bırakıyordu ev sahibesi Kofuku. Ne yapması gerektiğinden ya da bir şey yapmak istemesi durumu hakkında genel olarak hiç konuşmamıştı onunla. Belki de yolunu bulması için bekliyordu ancak havanın kapanıp hiç bitmeyen bir yağmurun başlamasından sonraki üçüncü gün sonunda pembe saçlı tanrıça yanına gelmişti.
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Garipti insanlar arasında tam anlamıyla efsaneydi, hikayeleri toplumun dışına itilen kişilere ilham verirdi. Hakkında bir sürü efsane yazılmıştı bazıları doğru bazılarıysa uydurmaydı şimdi ise bir üst klasmana çıkmıştı ve burada onu yemeyi bekleyen bir sürü aç kurt vardı henüz onlarla tanışmamıştı ancak en az benim kadar o da bunu biliyordu.
Günlerdir hiçbir şey yapmamıştı sürekli aynı noktaya bakıp olanları düşünüyordu, tanrı olmak. İnsan olduğu sürede tanrıları insanların fıtratında olan inanma isteğinin sonucunda ortaya çıkmış hayali varlıklar olarak yorumlamıştı Kaage. Ve artık inanmadığı tanrılardan biriydi...
Şimdi ne yapacağıma az çok karar vermişti, bir shinki elde etmesi gerektiğine karar vermişti. Korku, endişe ve umutsuzluk ile beslenen o canavarları ortadan ikiye bölmem gerektiğinde bir Shinki’ye ihtiyacı olduğunun farkına varması iyi bir şeydi ancak bunları nasıl elde edebileceği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Bu yüzden Kofuku’ya sormaktan başka çaresi yoktu, ondan hoşlanmıyordu daha doğrusu bu yerden hoşlanmıyordu ancak kendisine yemek veren varlıklara karşı saygısızlık yapacak görgüsüz değildi.
Tam bu sırada Kofuku içeri girmişti yanında büyük ihtimal ölü olduğunu bilmeyen bir ruh ve iri-yarı sürekli Kofuku’nun yanında olan Shinkisi vardı. Kaage onlara bakıyordu ne kadar uyumsuz göründüklerini düşünüyordu.
Daikoku’nun çocuğa dışarı çıkmasını söylemesinin ardından içeri getirdiği köpekle birlikte dışarı çıkmıştı çocuk. Kaage çocuğu izledi gerçek bir çocuk gibiydi köpekle oynuyor, gülüyor ve eğleniyordu.
Bu Kaage’yi mutlu etmişti, yaşadığı yerde haksızlığa uğrayıp ölen bir sürü kişi vardı onların da yeni bir hayat şansına sahip olması iyi bir şeydi.
Ardından pembe saçlı tanrıça konuşmaya başlamıştı, Kaage onun iyi birisi olduğunu düşünüyordu ancak takdir edersiniz ki tavırları soğukkanlı bir hırsızın seveceği türden değildi. Sevecen birisiydi ancak kalbinde ki yaraları görmek mümkündü, Yoksulluk tanrısı ‘ydı ve bunun sonuçlarının olduğunu tahmin ediyordu Kaage.
Bir teklif vardı ve Kaage çalmak istiyordu ancak hislerini dizginleyebilecek kadar tecrübeli bir hırsızdı. İletişim konusunda fazla iyi değildi ancak elinden geldiğince kelimelerini iyi seçmeye çalıştı ve konuştu: “Yardımlarınız için teşekkür ederim Kofuku-sama. Bir göreve başlamadan önce Shinki elde etmem gerektiğini düşünüyorum ve bu konuda yardımınıza ihtiyacım var...”
Gerisini anlayacağını ve nasıl bir shinki elde edebileceğini anlatmasını ummuştu bu cümleyi kurarken.
Günlerdir hiçbir şey yapmamıştı sürekli aynı noktaya bakıp olanları düşünüyordu, tanrı olmak. İnsan olduğu sürede tanrıları insanların fıtratında olan inanma isteğinin sonucunda ortaya çıkmış hayali varlıklar olarak yorumlamıştı Kaage. Ve artık inanmadığı tanrılardan biriydi...
Şimdi ne yapacağıma az çok karar vermişti, bir shinki elde etmesi gerektiğine karar vermişti. Korku, endişe ve umutsuzluk ile beslenen o canavarları ortadan ikiye bölmem gerektiğinde bir Shinki’ye ihtiyacı olduğunun farkına varması iyi bir şeydi ancak bunları nasıl elde edebileceği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Bu yüzden Kofuku’ya sormaktan başka çaresi yoktu, ondan hoşlanmıyordu daha doğrusu bu yerden hoşlanmıyordu ancak kendisine yemek veren varlıklara karşı saygısızlık yapacak görgüsüz değildi.
Tam bu sırada Kofuku içeri girmişti yanında büyük ihtimal ölü olduğunu bilmeyen bir ruh ve iri-yarı sürekli Kofuku’nun yanında olan Shinkisi vardı. Kaage onlara bakıyordu ne kadar uyumsuz göründüklerini düşünüyordu.
Daikoku’nun çocuğa dışarı çıkmasını söylemesinin ardından içeri getirdiği köpekle birlikte dışarı çıkmıştı çocuk. Kaage çocuğu izledi gerçek bir çocuk gibiydi köpekle oynuyor, gülüyor ve eğleniyordu.
Bu Kaage’yi mutlu etmişti, yaşadığı yerde haksızlığa uğrayıp ölen bir sürü kişi vardı onların da yeni bir hayat şansına sahip olması iyi bir şeydi.
Ardından pembe saçlı tanrıça konuşmaya başlamıştı, Kaage onun iyi birisi olduğunu düşünüyordu ancak takdir edersiniz ki tavırları soğukkanlı bir hırsızın seveceği türden değildi. Sevecen birisiydi ancak kalbinde ki yaraları görmek mümkündü, Yoksulluk tanrısı ‘ydı ve bunun sonuçlarının olduğunu tahmin ediyordu Kaage.
Bir teklif vardı ve Kaage çalmak istiyordu ancak hislerini dizginleyebilecek kadar tecrübeli bir hırsızdı. İletişim konusunda fazla iyi değildi ancak elinden geldiğince kelimelerini iyi seçmeye çalıştı ve konuştu: “Yardımlarınız için teşekkür ederim Kofuku-sama. Bir göreve başlamadan önce Shinki elde etmem gerektiğini düşünüyorum ve bu konuda yardımınıza ihtiyacım var...”
Gerisini anlayacağını ve nasıl bir shinki elde edebileceğini anlatmasını ummuştu bu cümleyi kurarken.
Midori Kaage- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 05/01/17
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Aklında birçok soru vardı Kaage’nin. Bazıları konusunda hiçbir fikri yoktu, bazılarında ise ufak tefek fikirleri olsa da emin olmak istiyordu ancak bir yandan da bu iletişimi daha da uzatmak istemiyordu, bu yüzden önemli olan sorularını soracak diğerlerini ise yaşayıp cevaplarını kendi bulacaktı.
Karşısında ki tanrıçadan ilk sorusunun cevabını almıştı, Vebalı bölgeler. Bunu aklının kenarına yazmıştı elbette Ayakashiler hakkında verdiği tavsiyeyi de. Devamında Kaage için Ka-chan kelimesini kullanmıştı, Kaage’nin pek hoşlandığı bir şey değildi ancak kendisine yardım eden ve yol gösteren bu kişilere karşı bazı tavizler verebilecek kadar tevazu sahibiydi.
Bu sırada Kofuku boynunu kaşıyarak içeri doğru yürümeye başlamıştı, Kaage onun acı çektiğini fark etmişti. Dışarı çıktığında Daikoku elde edeceği ruh hakkında bilgi vermişti ayrıca şuanda bazı şeylerin anormal olduğunu da söylemişti. Sanırım tanrı olmak için iyi bir zaman değildi, Kaage’nin kaderi buydu. Gene yanlış zamanda belirmişti ancak bir birey olarak sayılmadığı ortamda efsane olduğu gibi burada da kendini kanıtlayacaktı.
Bunun dışında Daikoku sayesinde dışarıda ki çocuğun Kofuku’ya zarar verdiğini öğrenmiştim, onu öldürmeliydi. Yoksa daha kötü şeyler olacaktı ancak pembe saçlı tanrıçanın bunu yapabilecek kadar acımasız olduğundan emin değildi. Bu yüzden Kaage bunu aklının bir köşesine yazmıştı belki şimdi yapmayacaktı ancak gerektiği zaman birilerinin elini kirletmesi gerekecekti, bunu anlamak çok zor değildi ve o zaman geldiğinde gerekirse elini kirletecek kişi olmaktan da çekinmeyecekti Kaage.
“Ben bir hırsızım diğer savaşçılar gibi savaş naralarıyla düşmanın arasına dalmam, gizlenirim taktik yaparım. Gerekmediği taktirde hançerimi kınında çıkartmam. Ayakashilerden nasıl gizlenebilirim? Ayrıca fark edilirsem onlarla bir shinkisiz baş edebilir miyim?”, diyecekti Kaage.
Bu sorularının cevabını aldıktan sonra yolculuğu için hazır olacağını düşünüyordu...
Karşısında ki tanrıçadan ilk sorusunun cevabını almıştı, Vebalı bölgeler. Bunu aklının kenarına yazmıştı elbette Ayakashiler hakkında verdiği tavsiyeyi de. Devamında Kaage için Ka-chan kelimesini kullanmıştı, Kaage’nin pek hoşlandığı bir şey değildi ancak kendisine yardım eden ve yol gösteren bu kişilere karşı bazı tavizler verebilecek kadar tevazu sahibiydi.
Bu sırada Kofuku boynunu kaşıyarak içeri doğru yürümeye başlamıştı, Kaage onun acı çektiğini fark etmişti. Dışarı çıktığında Daikoku elde edeceği ruh hakkında bilgi vermişti ayrıca şuanda bazı şeylerin anormal olduğunu da söylemişti. Sanırım tanrı olmak için iyi bir zaman değildi, Kaage’nin kaderi buydu. Gene yanlış zamanda belirmişti ancak bir birey olarak sayılmadığı ortamda efsane olduğu gibi burada da kendini kanıtlayacaktı.
Bunun dışında Daikoku sayesinde dışarıda ki çocuğun Kofuku’ya zarar verdiğini öğrenmiştim, onu öldürmeliydi. Yoksa daha kötü şeyler olacaktı ancak pembe saçlı tanrıçanın bunu yapabilecek kadar acımasız olduğundan emin değildi. Bu yüzden Kaage bunu aklının bir köşesine yazmıştı belki şimdi yapmayacaktı ancak gerektiği zaman birilerinin elini kirletmesi gerekecekti, bunu anlamak çok zor değildi ve o zaman geldiğinde gerekirse elini kirletecek kişi olmaktan da çekinmeyecekti Kaage.
“Ben bir hırsızım diğer savaşçılar gibi savaş naralarıyla düşmanın arasına dalmam, gizlenirim taktik yaparım. Gerekmediği taktirde hançerimi kınında çıkartmam. Ayakashilerden nasıl gizlenebilirim? Ayrıca fark edilirsem onlarla bir shinkisiz baş edebilir miyim?”, diyecekti Kaage.
Bu sorularının cevabını aldıktan sonra yolculuğu için hazır olacağını düşünüyordu...
Midori Kaage- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 05/01/17
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Uzun bir konuşma yapmaya hazırlanıyor gibiydi, yoksulluk tanrıçası. Kağıda bir şeyler karalamış ardından buruşturup attıktan sonra konuşmaya başlamıştı. Uzun bir konuşmaydı, bu uzun konuşmadan Kaage işine yarayacak bilgileri ayırıp karanlık hafızasında ki küçük kutuya saklamıştı.
Temiz bir ruh bulmak için mezarlığa gitmek daha az riskliydi ancak bu durumda Kaage’nin bazı noralar ile uğraşması gerekecekti. Aslında bir nora kullanmayı sıkıntı etmeyecek birisiydi Kaage. Başka tanrılar tarafından kullanılması veya küçük düşürücü olması gibi manevi şeyleri umursamıyordu tek istediği tam sadakatti, insan olduğu yaşamında ki gibi olmasını istiyordu.
Hançer, yay veya ok hiçbirinin isteklerini sorgulama gibi bir lüksü yoktu. Bu Kaage için yeterliydi ve elbette istediği zaman yanında olmalıydı noralar konusunda pek bilgisi olmasa da bu konuda sıkıntı yaşayacaklarını düşünüyordu. Nora edinmeyeceğim diye kendini kısıtlamayacaktı ancak istediği şartlarda bir Nora bulmak da basit bir olay değildi hatta epey nadir görülen bir olaydı...
Ayakashilerden gizlenmek ise şu durumlarda pek muhtemel görünmüyordu, birkaç felaket tanrısının yapabildiği bir şeydi ve böyle bir şey öğrenmek istiyorsa epey yol kat etmeliydi ve Kaage de bunun bilincindeydi ancak öğrendiği taktirde muhteşem şeyler yapabileceğini de düşünüyordu.
Ayakashilere karşı shinkisiz direnmek mümkündü ancak yenmek mümkün değildi. Kutsal su denilen şey kendisine zaman kazandırabilecek bir şeydi ve bundan edinmek istiyordu Kaage ancak karşısında ki tanrıdan daha fazla yardım istemeyecekti artık kendi başına bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyordu.
“Her şey için teşekkürler Kofuku-sama. Artık bu evsiz tanrının yola çıkma vakti geldi sanırım. Bazı şeyleri düzene soktuğumda teşekkür için tekrardan yanınıza geleceğim.”, diyecekti bu sırada Daikoku’ya olan saygısını göstermek için başıyla bir hareket yapacaktı.
Söylediği sözleri tutacağında emin değildi sadece saygılı bir kişilik profili çizmeye çalışıyordu ancak belki de yolu tekrar buraya düşebilirdi, kim bilebilir?
Kapüşonunu takıp, yağmurun altında bildiği ilk mezarlığa doğru koşmaya başladı...
Temiz bir ruh bulmak için mezarlığa gitmek daha az riskliydi ancak bu durumda Kaage’nin bazı noralar ile uğraşması gerekecekti. Aslında bir nora kullanmayı sıkıntı etmeyecek birisiydi Kaage. Başka tanrılar tarafından kullanılması veya küçük düşürücü olması gibi manevi şeyleri umursamıyordu tek istediği tam sadakatti, insan olduğu yaşamında ki gibi olmasını istiyordu.
Hançer, yay veya ok hiçbirinin isteklerini sorgulama gibi bir lüksü yoktu. Bu Kaage için yeterliydi ve elbette istediği zaman yanında olmalıydı noralar konusunda pek bilgisi olmasa da bu konuda sıkıntı yaşayacaklarını düşünüyordu. Nora edinmeyeceğim diye kendini kısıtlamayacaktı ancak istediği şartlarda bir Nora bulmak da basit bir olay değildi hatta epey nadir görülen bir olaydı...
Ayakashilerden gizlenmek ise şu durumlarda pek muhtemel görünmüyordu, birkaç felaket tanrısının yapabildiği bir şeydi ve böyle bir şey öğrenmek istiyorsa epey yol kat etmeliydi ve Kaage de bunun bilincindeydi ancak öğrendiği taktirde muhteşem şeyler yapabileceğini de düşünüyordu.
Ayakashilere karşı shinkisiz direnmek mümkündü ancak yenmek mümkün değildi. Kutsal su denilen şey kendisine zaman kazandırabilecek bir şeydi ve bundan edinmek istiyordu Kaage ancak karşısında ki tanrıdan daha fazla yardım istemeyecekti artık kendi başına bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyordu.
“Her şey için teşekkürler Kofuku-sama. Artık bu evsiz tanrının yola çıkma vakti geldi sanırım. Bazı şeyleri düzene soktuğumda teşekkür için tekrardan yanınıza geleceğim.”, diyecekti bu sırada Daikoku’ya olan saygısını göstermek için başıyla bir hareket yapacaktı.
Söylediği sözleri tutacağında emin değildi sadece saygılı bir kişilik profili çizmeye çalışıyordu ancak belki de yolu tekrar buraya düşebilirdi, kim bilebilir?
Kapüşonunu takıp, yağmurun altında bildiği ilk mezarlığa doğru koşmaya başladı...
Midori Kaage- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 05/01/17
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Kaage kararını verip saygılı bir şekilde bulunduğu yeri terk ederken Kofuku yerinden hiç kalkmadan el sallamakla yetinmişti, Daikoku ise söylediklerinin rengini vermemek için aynı şekilde başını hafifçe eğerek selam vermişti. Yağmurun altında ilerlerken köpekle oynayan shinki de başını eğip onu uğurlamıştı.
Yaklaşık yirmi dakika kadar yürüdükten sonra sonunda bir mezarlığa geldiğinde etrafta pek çok ruh olduğunu hissetmişti ancak hepsi huzurlu bir şekilde Hien'e göçmüş denebilirdi. Kalanlaraysa shinki olacak şekilde saf demek çokta doğru olmazdı.
Etrafta bir süre gezindikten sonra hiç ruh olmadığını düşünürken Kaage ileride bir tanesini görmüştü sonunda. Hafif kırpık görünüme sahip, saçında farklı renklerde tutamlar olan küçük bir çocuğa benzeyen bu ruha ilk baktığında bir şey hissetmemişti ancak yağmurun altında kendi etrafında dönerken eteğinin altından bacaklarının dizine kadar olan bölümünü gördüğünde kırmızı simgeleri fark etmişti.
Simgeler birden çok isminin olduğuna işaret ediyordu. Kaage'yi görmesinin ardından işaret parmağını açıp yumruğu ile onu işaret ettikten sonra "Sen yeni müşterim olmalısın!" demişti neşeli bir şekilde. Sonrasında da "Ben deniz profesyonel shinki nora-chan. İsim veremiyorum ancak bu işi siz yapacaksınız zaten! Buraya geldiğinize göre ilginç bir işiniz olmalı sayın tanrı!" demişti. Beklenenden farklı olarak neşeli bir çocuk izlenimi uyandırıyordu Nora.
Yaklaşık yirmi dakika kadar yürüdükten sonra sonunda bir mezarlığa geldiğinde etrafta pek çok ruh olduğunu hissetmişti ancak hepsi huzurlu bir şekilde Hien'e göçmüş denebilirdi. Kalanlaraysa shinki olacak şekilde saf demek çokta doğru olmazdı.
Etrafta bir süre gezindikten sonra hiç ruh olmadığını düşünürken Kaage ileride bir tanesini görmüştü sonunda. Hafif kırpık görünüme sahip, saçında farklı renklerde tutamlar olan küçük bir çocuğa benzeyen bu ruha ilk baktığında bir şey hissetmemişti ancak yağmurun altında kendi etrafında dönerken eteğinin altından bacaklarının dizine kadar olan bölümünü gördüğünde kırmızı simgeleri fark etmişti.
Simgeler birden çok isminin olduğuna işaret ediyordu. Kaage'yi görmesinin ardından işaret parmağını açıp yumruğu ile onu işaret ettikten sonra "Sen yeni müşterim olmalısın!" demişti neşeli bir şekilde. Sonrasında da "Ben deniz profesyonel shinki nora-chan. İsim veremiyorum ancak bu işi siz yapacaksınız zaten! Buraya geldiğinize göre ilginç bir işiniz olmalı sayın tanrı!" demişti. Beklenenden farklı olarak neşeli bir çocuk izlenimi uyandırıyordu Nora.
Nora
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Kaage her zaman gibi şanssızdı, mezarlıkta bulunan ruhların neredeyse hepsi Hiden’e huzurlu bir şekilde varmıştı kalanlar ise shinki olabilecek kadar saf değildi. Etrafta gezinirken bir tane ruh görmüştü, çocuk görünümlüydü. Yağmurun altında dönerken eteğinin altında ki simgeler gözüküyordu. Saçlarında farklı renkler vardı...
Kaage onu ilk gördüğünde fazla renkli diye düşünmüştü ayrıca daha biraz önce seçeceği ruhun fazla küçük olmasının riskli olduğu üzerine bir tavsiye almıştı. İstediği şeyle karşısında ki ruhun uzaktan yakından bir alakası yoktu ancak daha gezebileceği bir çok mezarlık vardı. İstediğini bulana kadar durmayacaktı.
Normalde arkasını dönüp gitmeyi düşünen Kaage karşısında ki noranın kendisiyle iletişime geçmeye çalışmasıyla planını rafa kaldırmıştı. Görünüşün aldatıcı olabileceğini düşünerek norayı dinlemeye başlamıştı kendinden emin bir tavrı vardı ve Kaage gibi bir tanrı için fazla neşeli ve gürültücüydü. İstediğinin bu olmadığından emindi ancak yine de onunla konuşmak istiyordu Kaage.
“Aradığım ruh sen değilsin, bir iş üstündeyken sessizlikle bütün olurum bunun için fazla gürültücüsün. Bana zarar verebilecek bir davranış da bulunabilecek gibi duruyorsun. Ayrıca istediğim zaman yanımda olacak ve güvenebileceğim bir shinki istiyorum bunun ve bana bunları verebilecek gibi durmuyorsun. hepsinde öte fazla renklisin...”, diyecekti Kaage.
Karşısında ki noranın kendisine ihtiyacı olmadığını biliyordu buna rağmen böyle bir konuşma yapmak ancak Kaage’ye yakışırdı zaten. Konuşmanın nereye gideceği hakkında hiçbir fikri yoktu sadece konuşmak istiyordu.
Kaage onu ilk gördüğünde fazla renkli diye düşünmüştü ayrıca daha biraz önce seçeceği ruhun fazla küçük olmasının riskli olduğu üzerine bir tavsiye almıştı. İstediği şeyle karşısında ki ruhun uzaktan yakından bir alakası yoktu ancak daha gezebileceği bir çok mezarlık vardı. İstediğini bulana kadar durmayacaktı.
Normalde arkasını dönüp gitmeyi düşünen Kaage karşısında ki noranın kendisiyle iletişime geçmeye çalışmasıyla planını rafa kaldırmıştı. Görünüşün aldatıcı olabileceğini düşünerek norayı dinlemeye başlamıştı kendinden emin bir tavrı vardı ve Kaage gibi bir tanrı için fazla neşeli ve gürültücüydü. İstediğinin bu olmadığından emindi ancak yine de onunla konuşmak istiyordu Kaage.
“Aradığım ruh sen değilsin, bir iş üstündeyken sessizlikle bütün olurum bunun için fazla gürültücüsün. Bana zarar verebilecek bir davranış da bulunabilecek gibi duruyorsun. Ayrıca istediğim zaman yanımda olacak ve güvenebileceğim bir shinki istiyorum bunun ve bana bunları verebilecek gibi durmuyorsun. hepsinde öte fazla renklisin...”, diyecekti Kaage.
Karşısında ki noranın kendisine ihtiyacı olmadığını biliyordu buna rağmen böyle bir konuşma yapmak ancak Kaage’ye yakışırdı zaten. Konuşmanın nereye gideceği hakkında hiçbir fikri yoktu sadece konuşmak istiyordu.
Midori Kaage- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 05/01/17
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Kaage sözlerini söylerken sakin bir şekilde dinledikten sonra başını bir iki defa yukarı aşağı oynatmıştı anlamış gibi sonrasında da dilini dışarı çıkarıp poz verir bir şekilde "Belki de aradığın şey Nora-chan değildir o zaman." demişti. Kendisinden üçüncü kişi gibi bahsediyordu ancak diğer noraları da kapsıyordu bu söylediği. Bu sırada Kaage garip bir baskı hissetmeye başlamıştı üstünde. Karşısındaki nora ona meydan okur nitelikteydi ancak savaşın sonu belliydi Kaage bunu kaybederdi.
Ardından başka bir poz vererek "Silahken beni sadece sen duyabilirsin sonuçta, ayrıca senin canından çok kendi canıma kıymet veririm o yüzden işine karışmam." demişti. Hızlı bir şekilde başka bir poza geçerken "Üstünde hiç shinki yok ve benim gibi deneyimli bir norayı yenebilecek kabiliyetin de yok, soru şu olmalı bence beni yanına almazsan buradan nasıl çıkacaksın?" demişti. Son sözlerini söylerken oldukça ciddi olduğu her halinden belliydi. Noraların tehlikeli varlıklar olduğu biliniyordu. Tanrılar içinde en iyi silah kullanan felaket tanrılarının silahları olarak geçiyorlardı sonuçta. Oldukça tecrübeli ve güçlü oluyorlardı bu nedenle. Genelde pek çoğu hayatını kaybetse de yeterince yaşayanlar tanrıları korkutacak güçte oluyordu.
Bir kaç saniyelik sessizliğin sonunda ciddiyetini bozup tekrar neşeli haline geçmiş ve "Tabi ki yürüyerek geldiğin gibi." demişti, dansına geri dönerken "Buradaki tek nora-chan benim, diğerleri iş için çıktı bu bölgede bulabileceğini sanmam, şansına küsmelisin renkli gözlü tanrı. Ne benden iyisini ne de başkasını bulamazsın ama istersen tek isimli zayıflardan arayabilirsin." diyerek dansına başlamıştı. Baştaki ezici baskınlığın da giderek zayıfladığını hissediyordu Kaage.
Ardından başka bir poz vererek "Silahken beni sadece sen duyabilirsin sonuçta, ayrıca senin canından çok kendi canıma kıymet veririm o yüzden işine karışmam." demişti. Hızlı bir şekilde başka bir poza geçerken "Üstünde hiç shinki yok ve benim gibi deneyimli bir norayı yenebilecek kabiliyetin de yok, soru şu olmalı bence beni yanına almazsan buradan nasıl çıkacaksın?" demişti. Son sözlerini söylerken oldukça ciddi olduğu her halinden belliydi. Noraların tehlikeli varlıklar olduğu biliniyordu. Tanrılar içinde en iyi silah kullanan felaket tanrılarının silahları olarak geçiyorlardı sonuçta. Oldukça tecrübeli ve güçlü oluyorlardı bu nedenle. Genelde pek çoğu hayatını kaybetse de yeterince yaşayanlar tanrıları korkutacak güçte oluyordu.
Bir kaç saniyelik sessizliğin sonunda ciddiyetini bozup tekrar neşeli haline geçmiş ve "Tabi ki yürüyerek geldiğin gibi." demişti, dansına geri dönerken "Buradaki tek nora-chan benim, diğerleri iş için çıktı bu bölgede bulabileceğini sanmam, şansına küsmelisin renkli gözlü tanrı. Ne benden iyisini ne de başkasını bulamazsın ama istersen tek isimli zayıflardan arayabilirsin." diyerek dansına başlamıştı. Baştaki ezici baskınlığın da giderek zayıfladığını hissediyordu Kaage.
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Kaage büyük bir kumara girmişti aslında pek adil bir kumar değildi, kazanırsa sadece karşısında ki nora hakkında biraz daha bilgi edinecekti, kaybederse ise muhtemelen ölecekti.
Garip pozlar vererek konuşuyordu. Bu sırada noranın baskısını üzerinde hissetmeye başlamıştı. Muhtemelen aralarında geçecek şeye bir mücadele demek bile doğru olmazdı çünkü Kaage’nin elinde hiçbir şey yoktu.
Tabiri caizse “Neden nora kullanmamalıyız” temalı bir konuşma yapmıştı. Bu konuşmanın ardından net bir şekilde tehdit edilmişti Kaage. İşin kötüsü ise buna karşılık yapabileceği hiçbir şey yoktu bu durumdan dolayı geçen her saniyede Kaage’nin üzerinde hissettiği baskı artıyordu. Ve karşısında ki noranın söylediği birkaç kelimeyle bu baskı azalmaya başlamıştı sanki hepsi kötü bir şakaydı.
Biraz da olsa rahatlayan Kaage, garip bir düşünceye kapılmıştı. Onunla anlaşma yapmak istiyordu, kendisine ihanet edeceğini biliyordu. En zor zamanında yanında olmayacağını da biliyordu. Peki niye? Daha güçlü olduğu için mi? Cevabın bu olmadığına emindi ancak cevabın ne olduğundan emin değildi. İstediği hiçbir şartı karşılamamasına rağmen onunla anlaşma yapmak istiyorsa iyi bir nedeni olmalıydı...
Bir anda Kaage’nin kafasına dank etti çünkü noralar kendisine benziyordu. Kaage insan yaşamı boyunca hiçbir otoriteye boyun eğmediği gibi kimsenin emri altına da girmemişti. İkiyüzlüydü genelde fakir insanlar için bir melekti ancak o elinde ki fazlalıkları dağıtmaktan başka bir şey yapmıyordu fakir insanlar umurunda bile değildi. Bunların hepsinden öte kendisi gibi bulunduğu toplumdan dışlanmışlardı.
Duygularıyla hareket ediyordu ve edecekti de. Daima böyle yapmıştı kolay bir evi soyma şansı varken istediği eve girmeyi tercih ederdi Kaage, bir gün yakalanabileceğini bile bile...
Bu sefer de öyle yapacaktı “İlginçsin.”, diyecekti ve sözlerine başlayacaktı:
"Ben Hırsızlık tanrısı Kaage
Sen kayıp ruhu benim kutsal aletim olman için Hiden'den geri çağırıyorum.
Bundan sonra bana itaat edeceksin ve yaşadığından uzun süre hizmet edeceksin.
Benimle birlikte karanlığı temizlemeye ve bu topraklara huzuru getirmekle yükümlüsün.
Silah adın Nishi.
İnsan adın Shizuka."
Bundan sonra beklemesi gerektiğini biliyordu umarım işine yarayacak bir şey gelirdi. Hançer, yay veya hırsızlık konusunda işine yarayabilecek herhangi bir şey olabilirdi...
Garip pozlar vererek konuşuyordu. Bu sırada noranın baskısını üzerinde hissetmeye başlamıştı. Muhtemelen aralarında geçecek şeye bir mücadele demek bile doğru olmazdı çünkü Kaage’nin elinde hiçbir şey yoktu.
Tabiri caizse “Neden nora kullanmamalıyız” temalı bir konuşma yapmıştı. Bu konuşmanın ardından net bir şekilde tehdit edilmişti Kaage. İşin kötüsü ise buna karşılık yapabileceği hiçbir şey yoktu bu durumdan dolayı geçen her saniyede Kaage’nin üzerinde hissettiği baskı artıyordu. Ve karşısında ki noranın söylediği birkaç kelimeyle bu baskı azalmaya başlamıştı sanki hepsi kötü bir şakaydı.
Biraz da olsa rahatlayan Kaage, garip bir düşünceye kapılmıştı. Onunla anlaşma yapmak istiyordu, kendisine ihanet edeceğini biliyordu. En zor zamanında yanında olmayacağını da biliyordu. Peki niye? Daha güçlü olduğu için mi? Cevabın bu olmadığına emindi ancak cevabın ne olduğundan emin değildi. İstediği hiçbir şartı karşılamamasına rağmen onunla anlaşma yapmak istiyorsa iyi bir nedeni olmalıydı...
Bir anda Kaage’nin kafasına dank etti çünkü noralar kendisine benziyordu. Kaage insan yaşamı boyunca hiçbir otoriteye boyun eğmediği gibi kimsenin emri altına da girmemişti. İkiyüzlüydü genelde fakir insanlar için bir melekti ancak o elinde ki fazlalıkları dağıtmaktan başka bir şey yapmıyordu fakir insanlar umurunda bile değildi. Bunların hepsinden öte kendisi gibi bulunduğu toplumdan dışlanmışlardı.
Duygularıyla hareket ediyordu ve edecekti de. Daima böyle yapmıştı kolay bir evi soyma şansı varken istediği eve girmeyi tercih ederdi Kaage, bir gün yakalanabileceğini bile bile...
Bu sefer de öyle yapacaktı “İlginçsin.”, diyecekti ve sözlerine başlayacaktı:
"Ben Hırsızlık tanrısı Kaage
Sen kayıp ruhu benim kutsal aletim olman için Hiden'den geri çağırıyorum.
Bundan sonra bana itaat edeceksin ve yaşadığından uzun süre hizmet edeceksin.
Benimle birlikte karanlığı temizlemeye ve bu topraklara huzuru getirmekle yükümlüsün.
Silah adın Nishi.
İnsan adın Shizuka."
Bundan sonra beklemesi gerektiğini biliyordu umarım işine yarayacak bir şey gelirdi. Hançer, yay veya hırsızlık konusunda işine yarayabilecek herhangi bir şey olabilirdi...
Midori Kaage- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 05/01/17
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Midori'nin tepkisi ile nora dansına ara verdikten sonra sözlerini söylerken eteğini altından bacağını çıkarmıştı ve boş bir yer bulduktan sonra orayı göstererek ismini yerleştirtmişti. Sonrasında silah olarak Kaage'nin eline gelmişti.
Baktığında gayet alelade bir tantoydu bu silah. Tek yüzü keskin wakizashiden kısa katana tipinde bir hançer. Genelde samuraylar kimonolarının iç cebinde taşırdı. Bazen de şemsiyelerin tutacaklarına eklenirdi. Shinobiler arasında yaygın bir şekilde kullanılırdı. Gücü is beklediğinden öte ona uygundu. Gölgelerin içine saklanmasını sağlayıp orada vakit geçirebilirdi. Görebildiği her hangi bir gölgeden de geri çıkmasına olanak veriyordu.
Shinki almanın aksine geçmişi hakkında hiç bir bilgi edinememişti. Onlu yaşlardaki görünüşü bir yana yaşı hakkında da fikir sahibi değildi. Kişilik konusunda da aynı şey, genel olarak yanındaki silahın sadece silah olarak özelliğini biliyordu.
Bir kaç saniye sonra Shizuka "Gölge olarak çalışırım genelde ancak bu sefer ilginç oldu." demiş ve geri insan haline geçmişti. İnsan ismini söylememesine rağmen kafasına göre şekild edeğiştirebiliyordu. Nora olmanın bir avantajıydı onun için görünüşe göre.
Sonrasında Kaage'nin yanına geçip "Kimi öldürmemiz gerekiyor?" demişti. Noralar pis işler için kullanılan aletlerdi. Bunu düşünmesi de normaldi. Ne yapacaktı ikili?
Baktığında gayet alelade bir tantoydu bu silah. Tek yüzü keskin wakizashiden kısa katana tipinde bir hançer. Genelde samuraylar kimonolarının iç cebinde taşırdı. Bazen de şemsiyelerin tutacaklarına eklenirdi. Shinobiler arasında yaygın bir şekilde kullanılırdı. Gücü is beklediğinden öte ona uygundu. Gölgelerin içine saklanmasını sağlayıp orada vakit geçirebilirdi. Görebildiği her hangi bir gölgeden de geri çıkmasına olanak veriyordu.
Shinki almanın aksine geçmişi hakkında hiç bir bilgi edinememişti. Onlu yaşlardaki görünüşü bir yana yaşı hakkında da fikir sahibi değildi. Kişilik konusunda da aynı şey, genel olarak yanındaki silahın sadece silah olarak özelliğini biliyordu.
Bir kaç saniye sonra Shizuka "Gölge olarak çalışırım genelde ancak bu sefer ilginç oldu." demiş ve geri insan haline geçmişti. İnsan ismini söylememesine rağmen kafasına göre şekild edeğiştirebiliyordu. Nora olmanın bir avantajıydı onun için görünüşe göre.
Sonrasında Kaage'nin yanına geçip "Kimi öldürmemiz gerekiyor?" demişti. Noralar pis işler için kullanılan aletlerdi. Bunu düşünmesi de normaldi. Ne yapacaktı ikili?
Geri: Mücevher [Midori Kaage]
Kaage sözlerini söylerken nora eteğinin altından bacağını çıkartarak boş bir yer göstermişti, Kaage noraya verdiği ismin diğer isimlerinin arasına yerleştirmişti. Bunun ardından silah formuna bürünüp Kaage’nin eline gelmişti Shizuka. İyice incelemişti bir tantou’ydu istediği türden bir şey geldiği için mutluydu üstelik özelliği bir gizlilik görevi için biçilmiş kaftandı. Sonunda şans ibresinin biraz da olsa kendine döndüğünü düşünmeye başlamıştı...
Kaage ne yapması gerektiğini bilmiyordu zaten tecrübesiz bir tanrıydı ve ilk shinkisinin nora olması işleri daha da zorlaştırıyordu bu sırada Shizuka insan formuna geçmişti. Nora olmak böyle şeyleri mümkün kılıyordu aynı şekilde tüm isimleri bilinmedikçe üzerlerinde Kısıtlamanın da bir etkisi yoktu.
Shizuka kimi öldüreceklerini sormuştu sürekli felaket tanrılarıyla uğraştığı için böyle şeyleri düşünmesi doğaldı. Kaage kendini farklı bir yerde tutmasını isteyecekti Shizuka’dan. “Genelde felaket tanrılarıyla çalıştığın için bu soruyu sorman doğal ama ben Hırsızlık tanrısıyım, diğerlerinden farklıyım öyle ordu katletmek gibi havalı işlerle uğraşmam. Gizlice girerim, gerekirse öldürürüm, çalarım ve çıkarım. Ben öldürdüğüm kişi sayısı kadar başarısızım.
Ve şimdi yapacak bir işim yok sanırım burada boş boş oturacağım. Sen istediğini yapabilirsin...”, diyecekti Kaage ve bulunduğu yere bağdaş kurup oturacaktı. Umduğu şey Shizuka’nın da oturmasıyla başlayacak bir muhabbetti bu sayede onu daha iyi tanıyabilirdi ancak muhtemelen arkasını dönüp gideceğini Kaage’de biliyordu.
Kaage ne yapması gerektiğini bilmiyordu zaten tecrübesiz bir tanrıydı ve ilk shinkisinin nora olması işleri daha da zorlaştırıyordu bu sırada Shizuka insan formuna geçmişti. Nora olmak böyle şeyleri mümkün kılıyordu aynı şekilde tüm isimleri bilinmedikçe üzerlerinde Kısıtlamanın da bir etkisi yoktu.
Shizuka kimi öldüreceklerini sormuştu sürekli felaket tanrılarıyla uğraştığı için böyle şeyleri düşünmesi doğaldı. Kaage kendini farklı bir yerde tutmasını isteyecekti Shizuka’dan. “Genelde felaket tanrılarıyla çalıştığın için bu soruyu sorman doğal ama ben Hırsızlık tanrısıyım, diğerlerinden farklıyım öyle ordu katletmek gibi havalı işlerle uğraşmam. Gizlice girerim, gerekirse öldürürüm, çalarım ve çıkarım. Ben öldürdüğüm kişi sayısı kadar başarısızım.
Ve şimdi yapacak bir işim yok sanırım burada boş boş oturacağım. Sen istediğini yapabilirsin...”, diyecekti Kaage ve bulunduğu yere bağdaş kurup oturacaktı. Umduğu şey Shizuka’nın da oturmasıyla başlayacak bir muhabbetti bu sayede onu daha iyi tanıyabilirdi ancak muhtemelen arkasını dönüp gideceğini Kaage’de biliyordu.
Midori Kaage- Mesaj Sayısı : 7
Kayıt tarihi : 05/01/17
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz