Noragami rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

2 posters

2 sayfadaki 2 sayfası Önceki  1, 2

Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen Cuma Ara. 30, 2016 12:31 am

Ketsuen, ikidir çevresindeki insanları saran bu gerginlikten rahatsız olmaya başlamıştı. Önce Maymun Tanrı Goku-san, ardından Byakko'da aynı gerginliği hissetmişti. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı Bilgelik Tanrısı ama tam olarak bunu henüz çözememişti. Çözmek için bir müddet yolculuk sırasında uğraşsada tam olarak bir sonuca ulaşmamıştı.

Bu andan itibaren zaten yorgun olan Bilgelik Tanrısı kendini daha fazla zorlamamaya karar verdi. Gücünü toplaması gerekti. Eğer bugün olacak başka bir şeyler varsa, Bilgelik Tanrısı da diğerleri gibi her şeyi yerli yerinde öğrenecek gibi gözüküyordu. Kafasını sırtına dayayıp uykuya dalmış Mina'yı bir süre izledi sadece sessizlikle.

Her şey, aynı bu gece kadar sessizdi. Yıldızıların parlamasıyla oluşan ambiyans ilgi çekici olsada, Ketsuen daha çok Son Goku'nun bunca zamandır yaptığı şah eserleri izliyordu. Bulutların üstünde adeta yeni bir dünya oluşturan bu Tanrı, Ketsuen'in saygısını hak ediyordu kesinlikle. Ketsuen de zaten saygısını bu şah eserleri dikkatlice izleyerek gösteriyordu. Ara sıra Mina'yı göz atmak dışında bakışlarını neredeyse hiç bu yapıtlardan almıyordu.

Derin bir iç çektikten sonra, vakit bayağı geçmiş olmalıydı ki aşağıda kendi tapınağını görmüştü. Ardından Byakko'nun uyarısı ile kendini hazırlamış ve Mina'yı dürtüp uyandırdıktan sonra, kucağına alıp Byakko'nun kendilerini atmasıyla aşağıya doğru düşmeye başlamışlardı. Bir dizinin üzerine düşen Ketsuen, usulca Mina'yı kollarından bırakırken yavaşça ayaklanmıştı. Karşısında Toyotama-hime'yi görünce şaşırmıştı. Üstüne üstlük büyük bir savaşa hazırlanmış bir vaziyette karşısında durması, Ketsuen'i şaşırtmaktan ziyade öfkelendirmişti. Zira Ketsuen, Toyotama-hime'nin yüzüne bakınca olayları oldukça hızlı bir şekilde kafasında çözmüştü.    

İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı öfkeliydi.

Ve bu kısa süreçte Toyotama-hime'nin çoktan Byakko'ya karşı saldırıya geçtiğinde, gözlerini kısmıştı. Kızıl gözleri öfkesiyle iyice belirginleşirken, Ketsuen'in ağzından tek bir kelime çıkmıştı sadece:

"Yuuna."

Ketsuen'i sinirlendiren iki şey vardı: İlki, Toyotama-hime'nin dinlemeden etmeden ona bu kadar sadık olan Shinkisi'ne kibirlenerek saldırmasıydı. Bu Bilgelik Tanrısını oldukça kızdırmıştı; fakat onu kızdıran diğer şey, kendi adına yapılan bu tapınakta şuursuzca bir savaş başlatmasıydı. Bu kendisine bir saygısızlıktı ve bunu da kesinlikle kabullenemezdi. Bu yüzden bu savaşa dahil olurken, gram tereddüt etmemişti İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı.

Tüm vücudundan dışarıya doğru sızan alev şeklindeki kara aurası Ketsuen'in öfkesinin simgesiydi. Toyotama-hime'nin gözlerinin içine bakarken, yıldırım formundaki Kirin'i yakması an meselesiydi.

"DURUN!"
Tüm bir savaş alanında yankılanacak öfkeli ses tonunun savaşı durduracağını inanıyordu. Toyotama-hime'nin kendisine değer verdiğini düşünüyordu ve bu düşüncesi gerçekse Ketsuen'in sözlerine kayıtsız kalması pek olası değildi. Eğer kayıtsız kalırsa, Ketsuen çekinmeden dost tanrı bildiği Toyotama-hime'ye daha fazla zarar verebilirdi kara alevleriyle.

Eğer Toyotama-hime kendisin dinlemeyi tercih ederse konuşmasına şu şekilde devam edecekti:

"Benim mabedimde, benim huzurumda... Benim misafirime saldırmak? Bu ne saygısızlık! Size bu kadar sadık olan Byakko'ya saldırmaya devam ederseniz, buradaki tek rakibiniz aslında en yakın dostunuz olan Byakko olmayacak. Aynı şekilde dost bildiğim size, bende saldıracağım."  

Savaşı yatıştırmaktan çok körüklendirecek sözler söylediğinin farkında olan Ketsuen, savaş yeniden başlamadan önce ağzındaki baklayı çıkartacaktı:

"Byakko'nun bir suçu yok. Kara alevlerim tarafımdan saldırıya uğradı ve bu yüzden hasar gördü... Tüm suç benim, eğer yüzünüzdeki yaralar yüzünden saldıracak birini arıyorsanız, o kişi benim, Byakko değil. Eğer öfken dinmeyecek kadar diriyse, gel Toyotama-hime! Karşılık dahi vermeyeceğim; fakat Kirin'i Byakko'nun üzerinden çekmezsen, o zaman bu saygısızlığını koşulsuz bırakmayıp bunu Tanrılar arasındaki bir savaşa dönüştürmekten çekinmeyeceğim."

Toyotama-hime'nin, Ketsuen'i dinlemesi durumunda duyacağı sözler bunlar olacaktı; fakat durmamayı tercih edip saldırmaya devam ederse, işte o  anda Ketsuen bu yıldırım formundaki ejderhayı kara alevleriyle boğacaktı.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Cuma Ara. 30, 2016 4:27 pm

Ketsuen kendini kırasıya bir savaşın içine atmıştı. Shinkisi Mina ne olduğunu anlamaya çalışırken bir anda tekrar zile dönüşmüştü. Sözlerini duymaktan çok uzak olan Toyotama, gözleri ile Kirin'i yönlendiriyordu. O sırada ona seslenen felaket tanrısını duymak bir yana nerede olduğunun farkında değildi.

Bu sırada Byakko Kirin'in dişleri arasında savrulurken sonunda sabit durmuştu. Gök yüzünden ona uzanmış ejderhanın dişlerini patileriyle yakalamış ve "Aşağıya gel sapık ejderha!" demişti. Kirin gülerek "Direk sana gelsem olur mu ahahahah!" demiş ve Byakko'nun üzerine çullanmıştı ancak o an üzerinden bir saniye geçmeden geri gök yüzüne kaçmaya çalışmaya başlamıştı. Ketsuen sözlerinin ikinci yarısına girmeden dönüp baktığında Kirin'in iki dişinin kırıldığını görmüştü.

Byakko yıldırım ejderhayı kuyruğundan dişlemiş ve "Defol azgın sürüngen!" diyerek dök yüzüne fırlatmıştı. O kadar hızlı bir şekilde yol almıştı ki gidişini görmek imkansız sayılırdı. Sonunda sözlerinin ikinci kısmına girdiğinde kara alevleri istemsiz bir şekilde salmaya başlamıştı ancak o an görüntü bulanıklaşmış hemen sonrasında da uzağı görememeye başlamıştı. Ne olduğunu anlamak için elini yüzüne sürdüğü sırada gözlerinden ve burnundan kan geldiğini görmüştü. Sonrasında öksürmeye başlamıştı, zira ağzından da kan gelemye başlamıştı. Ondan sonrasıysa karanlıktı.

Ketusen gözlerini açtığında tapınağındaki yer yatağında uyuyordu ve başında mavi saçlı, mavi gözlü yarı çıplak birisi vardı. Gözlerini açtığında kalan yarısıyla da soyunup "Söylemiştim işe yarar diye!" demiş ve etrafta sallaya sallaya koşmaya başlamıştı. Odaya dönüp baktığında Mina, Byakko ve onlar dışında mavili de dahil beş kişi bulunuyordu kendisi dışında. Toyotama'nın shinkileri olduğu belliydi bunların. Yüzlerine bakınca da kim oldukları az çok anlaşılıyordu.

Mavi kıyafetlerini çıkarmış ve mavi saçları ile ortalıkta sallaya sallaya koşan iri yarı adam Kirin'di. Byakko'nun sağında duran kişi kısa boylu pembe saçlı bir oğlan çocuğuydu, Mizuchi. Onun yanında beyaz gözler ve saçlara sahip Wani, hemen yanında da atletik vücudu ile Watatsumi vardı. Ketsuen'in uyandığını görünce "O zaman gitme vaktimiz geldi. Kirin, burada kalıp kaldığınız yerden devam et." demiş ve saygılarını göstererek tüm shinkiler odayı terk etmişti. Mina ve çıplak Kirin ile baş başa kalmıştı odada Ketsuen. Mina Ketsuen'in başındaki bezi alarak "İyi misiniz Ketsuen-sama sizin için çok endişelendik." demişti.
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen Cuma Ara. 30, 2016 4:52 pm

Gözlerinin yavaşça kapanmasına engel olamadı. Önce burnundan sonra ağzından akan sıcak kanları iliklerine kadar hissedebiliyordu, henüz bilinci yerindeyken o bir kaç saniyelik süreçte çok şey düşündü. Yavaşça yere doğru düşerken bu savaşı durdurmak için tüm gücünü kullandığının bilincindeydi; ama sözlerine kulak asmayan, Toyotama-hime'ye yapabileceği başka bir şey yoktu. Bir kez daha çaresizlikle baş başa kalan Tanrı, Byakko'yu son anda gördüğü anları kafasından geçirdi. Koskoca Kirin'in dişlerini nasıl kırdığını ve gökyüzüne nasıl fırlattığını hayal etti... Bu savaşa sebebiyet veren kendisiydi ve aciz bir şekilde buna karşı dahi koyamamıştı. Gözleri yavaşça karanlığa teslim olurken, kendi kanında boğulacağını hissediyordu Ketsuen.

Mina kadar güçlü bir Shinki'yi hak etmeyecek kadar aciz olduğuna inanıyordu henüz yeni doğmuş olan Tanrı. O karanlık anındaki bir kaç saniyede, o kadar çok şey düşünmüştü ki bilinci tamamen kapandığında yüzündeki ifade halen yerini koruyor olmalıydı. En son hissettiği şey, yere dökülen kanının vücudunda bıraktığı o tiksindirici histi. Ölmek için çok basit bir durumdu ama ölmekten beter bir durum için oldukça uygundu bu vaziyet.

Bilinci kapalıyken... Oldukça derin bir kuyudan aşağıya düşerken kendisini görmüştü. Ne kuyunun dibini görebiliyordu Ketsuen, nede kuyunun başlangıcını. Ayaz bir karanlıkta düşüyordu sadece.

O kuyunun dibindeki ışığı gördüğünde, tekrardan bilinci yerine gelmişti Ketsuen'in. Gözlerine inen karanlığı usulca, kesik kesik alt ederken yavaşça aydınlanan dünyasında, tanıdık simalar görebiliyordu. Kesik kesik öksürük seslerinin kaynağının kendisi olduğunu biliyordu. Byakko'ya baktı önce yorgun bakışlarıyla... Onun iyi olduğunu görünce derin bir soluk aldı. Ardından Toyotama-hime'nin diğer shinkilerine baktı. Hepsi burada gibiydi. Çıplak olan ve Ketsuen'i hafiften ürküten mavi saçlı eleman Kirin'in kendisiydi. Byakko'nun yanında duran kısa boylu çocuğun Mizuchi olduğunu biliyordu Bilgelik Tanrısı. Aynı şekilde beyaz gözlere ve bir o kadar narin görünen beyaz saçlara sahip olanın Wani olduğunu da... Watatsumi'nin de kim olduğunun bilincindeydi. Hepsinin burada sakince durması ve Byakko'nun iyi olması, kendisinin bayıldıktan sonra savaşın pekte uzun sürmediğinin bir kanıtı gibi duruyordu.

Yinede öfkeliydi Ketsuen, bir çok şeye... Bunu yüzüne yansıtmasada, daha doğrusu bunu yüzüne yansıtacak mecali olmasada öfkeliydi. Yinede, o bir gram gücüyle kendisi için endişelenen Mina'ya gülümsemişti.

"Byakko... İyi olmana sevindim." diye mırıldanmıştı Ketsuen, Byakko ve diğer Shinkiler odayı terk etmeden önce. Çıplak Kirin ve Mina ile baş başa kalınca gözlerini Mina'ya çevirmişti. "Neler oldu?" diye sormuştu sadece. Hafif bir öksürük faslının ardından gözlerini uzandığı yerin tavanına çeviren Ketsuen, boş boş bakmıştı sadece. Çok güçsüz hissediyordu.   
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Cuma Ara. 30, 2016 5:21 pm

Mina Ketsuen'in öksürmesinin ardından bir bardağa su koyup içirmesinin ardından "Sizden kan gelmeye başladıktan sonra alevleri kılıç gibi kullanıp-" derken Kirin söze girmişti çıplak şekilde sallandırarak "Kılıçla tapınağınızın yarısını yok ettiniz o sırada bir kaç shinki de lekelenince tanrıçam durumu fark etti." demişti.

Sonrasında tekrar Mina söze girip "Bayılmanızın nedeninin benim sınır çizgilerini kullanmayı bilmemem olduğunu söylediler çok özür dilerim..." demiş ve ağlamaya başlamıştı. Sonrasında Ketsuen'in dizlerine başını dayamış ağlarken "Siz baygınken her gün çok çalıştık Kirin'le sonunda kullanmayı öğrendim özür dilerim..." demişti. Bu olurken Mina'nın kalçasını inceleyen Kirin'deki hareketlenmeler Ketsuen'le göz göze gelince son bulmuş ve kıyafetlerini giymeye başlamıştı. O sırada "Mina çok güçlü bir silah, ateşi herkese zıttı olarak etki ediyor. Bunu kontrol edemediği için de kutsal enerjinizi gereğinin çok üstünde harcıyordu. Çok yetenekli olduğu için sınır çizgilerini kullanmayı öğrendi, ancak bu sizi iki ay boyunca bayıltacak kadar çok enerji çektiği gerçeğini de değiştirmiyor. Kutsal enerjinizin saklandığı Zen havuzunuza o kadar çok zarar vermişti ki size her gün ken-di el-le-rim-le banyo yaptırmam gerekti." demişti. Banyo yaptırdığı kısımda yüzü adeta ilk ilişkisine giren bir kadın gibi kızarmıştı. Sonrasında tekrar söze girdiğinde "Banyo için size bir kaynak açtırmamız gerekti, bir aydır tamirat işlemleri sürüyor. Bizzat bedeninizin her noktasını ben tedavi ettim KAMİ SAMAAA!" demiş ve tekrar soyunmuştu. Bu kadar hızlı soyunmasına bilgelik tanrısının bile bir açıklaması yoktu.

Tüm bunlar olurken Mina ağlamaya devam etmişti. Mina'nın omzuna elini koyup Kirin onu dışarı çıkarırken Ketsuen'le baş başa kalmıştı. Sonrasında çakra noktalarına cokunmaya başlamış ve "Gayet iyi görünüyorsunuz ancak onu kullanırken dikkatli olmanız lazım, neredeyse tanrıçamın üstündeki tüm shinkileri öldürecekti. Eğitimine devam etmesi lazım, sadece silah olarak değil. İnsan olarakta devam etmesi gerekli. İyi bir ruh olabilir ancak hala çok toy ve cahil. Okumayı yeni yeni öğrenmeye başladı. Bir insan ismine sahip olmanın anlamınıysa hala tam olarak idrak edemedi. İşlenirse bir gün basit bir zilden mücevhere dönüşeceğinden eminim ancak onu yanınızdan ayırmanız bile nora yapmak isteyecek yüzlerce tanrıyı etrafına çekecektir. Shinkileri lekeleyebilmek ve onlara aynı anda zarar verebilmek çok güçlü bir yetenek. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum ancak yirmi bin yıldır ilk defa onun gibisini görüyorum. Neredeyse Byakko'nun alevlerinden daha şiddetli alevler çıkarıyor." demişti muayenesini bitirirken. Etraftan akapuntur iğnelerini toplarken "Savaşa girmeden önce bir kaç gün daha dinlenmeniz gerekli. Sonrasında bir sorun olacağını sanmam. Bu süre boyunca bende tapınağınızda ikamet edip dualar üzerinde çalıştıracağım Mina'yı." demişti. Sorusu yoksa Ketsuen'i yalnız bırakmak için çıkmaya hazırlanıyordu.
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Cuma Ara. 30, 2016 5:21 pm

Shinki Kontrolü: 53
Kazanılan puan: +3
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen Cuma Ara. 30, 2016 5:50 pm

Mina'nın gözlerinden akan yaşları izlerken bir tepki vermedi Ketsuen. Kulakları ise Kirin'de idi. Kirin'in ağzından çıkan sözler pek hoş şeyleri anlatmıyordu. Tapınağın yarısını yok etmek gerçekten Ketsuen'in üzülmesine sebebiyet vermişti. Ardından tekrardan söze giren Mina'ya ufak bir tebessümle dinlerken, Mina'ya karşı gram öfke duymuyordu. Onu ilk seferinde bu kadar yoğun bir şekilde kullanmak tamamıyla Ketsuen'in suçuydu. İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı en az Mina kadar toy ve bilgisizdi Shinki kullanımı konusunda, ama zamanla bu sorunu aşacaklarını umuyordu.

Derin bir nefes alırken, dizlerinin üzerine çökmüş ağlamakta olan Mina'ya söylemek istediği çok söz olsada, bunları nedense söyleyemiyordu. Oldukça yorgun olan Ketsuen konuşmaktan bile acizdi. Belki de sadece söylediklerinin Mina'nın üzerinde nasıl bir etki bırakacağından emin olmadığı için susmayı tercih ediyordu.

Kirin'in tuhaf ruh halinde söylediği sözlerin çoğunun farkında olan Ketsuen, pekte şaşırmamıştı o yüzden. Mina'nın ne kadar ender ve güçlü bir Shinki olduğunun farkındaydı; fakat bir o kadar da tehlikeli olduğunu da biliyordu Ketsuen. Yinede bu iki aylık süreçte Mina'nın Kirin tarafından eğitilmesini öğrendiğinde sevinmişti.

İki ay gerçekten uzun bir süreçti.  

Mina, Kirin'in yönlendirmesi ile odadan çıkarken, Kirin ile baş başa kalan Ketsuen sessizliğini sürdürüyordu. O sırada konuşmakta olan Kirin'i dinlesede, bakışları oldukça boştu. Tam olarak neye, nasıl bir duyguyla baktığını anlamak Kirin için imkansız olmalıydı; ama yinede, Ketsuen Toyotama-hime ve onun Shinkilerine borçlanmıştı.

"Bu süreçte Mina'yı yalnız bırakmayıp, yardım ettiğin için teşekkür ederim Kirin. Mina geçmişinde oldukça acılar çekmiş biri. Kara alevlerinin bu kadar güçlü olmasının sebebi içinde yatan intikam duygusu muhtemelen. Henüz farkında olmasada, benim gibi bir Tanrıya oldukça yakışıyor." Sözlerine kısa bir ara verdikten sonra vücudunun üst kısmını doğrultmak için kendini zorlayan Ketsuen derin bir soluklanmıştı.

"Bu iki aylık süreçte benimle ilgilendiğin içinde teşekkür ederim Kirin. Bu iyiliğini unutmayacağım."

Tüm bu duydukları sonrasında olay kurgusunu kafasında canlandıran Ketsuen, az çok her şeyin farkına varmıştı. Kirin'e dışarı çıkması için izni verirken, yataktan tamamen doğrulup ayağı kalkmaya çalışacaktı. İki aydır hareketsiz kalan vücudu hamlanmış olmalıydı. Bu yüzden odada biraz adımlayacak ve vücudun toparlandığını hissettiğinde, üzerine düzgün bir şeyler geçirip odadan dışarı çıkacaktı. Uzun zaman geçtiğini hissedebiliyordu. Hem, Orochi'den alacağı intikamı da henüz unutmamıştı.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Cuma Ara. 30, 2016 7:54 pm

Ketsuen Kirin'e çıkabileceğini söyledikten sonra tekrar giyinip dışarı çıkmıştı. Bedenini test etmek için doğrulmuştu önce sonrasında ayağa kalkmıştı. Normalde hamlaması beklenen vücudu gayet diri durumdaydı. Bu onun tapınağındaki kaynaktan çıkan suyun iyileştirici etkisi nedeniyle olmalıydı. Zihinsel olarak kendini kötü hissediyordu belki ancak bedeni savaşmak için hazır olmasa da etrafta gezinmek için yeterli güce sahipti.

Bir süre ayakta durup duramayacağını denemek için etrafta volta attıktan sonra çıkabileceğine karar vermişti. Üzerine daha önceden Mina'ya verdiği happiyi geçirip çıktığında etrafta insanlar olduğunu görmüştü. Onun olmadığı iki ay boyunca popülaritesi artmıştı anlaşıldığı üzere. Az sayıda insan olsa da dilek dilemek için para atan bir kaç kişi, bir kaç tane de su içen evsiz vardı.

Kendini kolay toparlamasının sebebi o uyuyorken muhtemelen Mina'nın dilekleri gerçekleştirmek için çalışmasıydı bir yandan. Ketsuen'in dışarı çıkmasıyla rahibe kıyafetleri giymiş olan Mina da yerleri süpürmeyi bırakmış ve yanına gelmişti. "Dışarı çıkmanız sizin için iyi mi, yardımcı olabileceğim bir şey var mı?" demişti. Ketsuen etrafa baktığında yer şeyin aynı şekilde yeniden yapıldığını görmüştü. Eskime yüzünden yeni döşenen taşlar kendini belli ediyordu ancak göze çarpan bir farklılık yoktu tapınakta.
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen Cuma Ara. 30, 2016 8:18 pm

Müzik::

Vücudunun bu kadar diri olmasının ardında yatan ilk sebebi biliyordu Ketsuen. Beklediğinden daha dinç ve diriydi, muhtemelen bunun kutsal su ile bir alakası vardı. Yinede bir kaç tur volta atarak kendini denedi İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı, gerçekten bir sıkıntı olmadığından emin olduğunda üzerine bir şeyler geçirdi ve odasından dışarı çıktı. Karşılaştığı manzaran, oldukça şaşırtıcıydı. Doğumu sırasında bomboş olan bu tapınak şimdi hatırı sayılır sayıda bir grup insan tarafından doldurulmuştu. Ketsuen şaşkın ve bir o kadar da mutluydu bu konu hakkında. Derin bir nefes alırken bir kaç adım atarak yürümesini sürdürdü.

Vücudunun bu kadar diri olmasının ve bu iki aylık süreçte popülaritesinin atmasının sebebi Mina'nın çalışkanlığı idi. Mina, hizmet ettiği Tanrısına gelen duaları karşılıksız bırakmamış gibi görünüyordu. Gerçekten Ketsuen, Mina'nın gücünü bir kenara iterek iyi bir kişilikte, oldukça güzel bir yoldaş edindiğini düşünüyordu.

Tüm bu insanların arasında yerleri süpürmekle uğraşan ve giydiği rahibe kıyafetlerinin içinde oldukça tatlı gözüken Mina'ya göz ucuyla baktığında, aynı şekilde onunda kendisine baktığını gördü. Ketsuen'i burada görmeyi beklemiyor olmalıydı ki, elindeki işi hızlıca bitirip Tanrısının yanına koşturmuştu.

Ketsuen, tekrardan tebessümünü yüzünde belirginleştirirken, gözlerinin için parıldıyordu. "Mina, ben oldukça iyiyim. Tam manasıyla toparlanmak için bir kaç güne ihtiyacım olsada, yürüyecek kadar mecalim var. Hem bu kadar ilgi beni şımartır ve inan bana şımarık Tanrı hiç çekilmez." diye söze girmiş ve Mina'nın saçlarını elleriyle dağıtarak ona şefkatini göstermişti. Öte yandan Mina'ya vereceği bir kaç tavsiye daha vardı Bilgelik Tanrısının: "Mina, oldukça güçlü bir ruhsun. Sadece bunu kara alevlerinden dolayı söylemiyorum, bir kadın olarak gerçekten güçlüsün. Bu yüzden bir daha seni ağlarken görmek istemiyorum. Senin bir suçun yoktu. En büyük suç seni bu konuda eğitmeden kullanan bendeydi. Bir kadın asil ve ağır başlı olmalı. Ayrıca, kara alevlerinle kimi yakıp kimi yakmayacağını belirleyecek olan sensin. Etrafı Ayakashi'lerle kaplı bir bebeği  onu yakmadan kurtarmak istiyorsan bu senin elinde. Gücünü ve kendini asla küçümseme Mina."

Sözlerini tamamladığında Mina'ya göz kırpmış ve biraz soluklandıktan sonra, sözlerine devam etmişti:

"Kirin'den okuma yazmaya öğrenmeye çalıştığını duydum. Bir kaç kitap al ve gel. Efendin olarak senin gelişimin benim sorumluluğumda, sana okuma yazma öğreteceğim. Ben yokken işleri iyi idare etmişsin küçüğüm, o yüzden seni tebrik ederim. Gerçekten iyi bir yoldaşsın."

Hafif bir gülümseme belirdi konuşmasının ardında yüzünde. Mina'yı basit bir Shinki olarak görmüyordu Ketsuen, oldukça önemli bir yoldaştı Ketsuen'in gözünde Mina. Hatta Mina, Ketsuen için bir kız evladı gibiydi.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Cuma Ara. 30, 2016 11:52 pm

Ketsuen'in söylediklerinden sonra Mina başını hafifçe eğmiş ve "Teşekkür ederim sözleriniz için, Kirin-san bu noktada soyunmamı söylemişti ama dalga geçmiştir bence." demiş ve gülmeye başlamıştı genç kız. Kirin'in kızın beynini zehirlediği bir gerçekti ancak kötü niyetli olmadığı kesindi. Sonrasında kitaplarını almak için hızlıca gidip gelmişti ve kitapları Ketsuen'e göstermişti henüz okumaya yeni başlayan çocuklar için hikayelerin olduğu kitaplardı bunlar. Mina gösterirken utanıyordu zira. Başını öne eğip "Bilgelik tanrısının benim gibi cahil bir kutsal silaha sahip olması eminim küçük düşürücüdür. O kadar iltifatınızdan sonra." demişti.

Tapınaktaki insanlar gitmeye başladıktan sonra genç tanrı için de yapacak bir iş çıkmamıştı. Gelen dilekler oldukça basit dileklerdi. Bunlar o dokunmasa bile gerçekleşecek şeylerdi, herkes gittikten sonraysa Kirin tapınağın arkasından gelmişti. Esneyerek yürüdükten sonra Mina'nın yanına gelmiş ve "Ketsuen-sama'ya çalıştıklarımızı göstermeye ne dersin?" demişti. Mina da başıyla onaylamış ve aralarında beş metre kalacak şekilde bir boşluk bırakıp karşı karşıya durmuşlardı.

Ketsuen göreceklerini beklerken ilk hamle Kirin'den gelmişti bir sınır çizgisini Mina'nın üstüne fırlatmıştı. Mina da karşılık olarak iki parmağı ile çektiği çizgiyi atmıştı. Sınır çizgilerinin gücü kişinin kendi iradesine bağlıydı Ketsuen'in bildiği gibi. Karşısındaki kişiyi ne kadar aşağısında görürse o kadar güçlenirdi çizgiler. Buna karşın Mina oldukça iyi bir iş çıkarırken Kirin onun adını söyleyip zincirlemesi ile bitmişti gösteri maçı. Bu durumda Mina üzülmüştü bir miktar ancak yetenekleri oldukça hızlı gelişim göstermişti görünüşe göre. Bu mağlubiyetin sonunda genç kız "Henüz o kadar iyi değilim, ama çalışmaya ara vermeyi düşünmüyorum. Siz yokken bu şekilde Kirin-san ile birlikte bir kaç tane ayakashi yakalamayı bile başardık." demişti. O sırada Kirin'in söylediği sözlerden birisi aklına gelmişti Ketsuen'in " İşlenirse bir gün basit bir zilden mücevhere dönüşeceğinden eminim"
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen C.tesi Ara. 31, 2016 12:22 am

Oturduğu yerden çenesini yumruk yaptığı eline dayamıştı. Oldukça neşeli ve heyecanlı görünmekte olan Mina'nın gözlerinin içine bakarken bir yandan söylediklerini dinliyordu. Kirin bir erkekti ve karşısında oldukça güzel bir kadın vardı. Onun saflığından yararlanmaya çalışması Ketsuen'e oldukça mantıklı geliyordu. Hoş Kirin'den ciddi manada kötü bir niyet sezse idi, kızı gibi gördüğü Mina'ya yapılan bu terbiyesizliği affetmeyip Kirin'i cezalandırmak için elinden geleni ardına koymayacaktı elbette; fakat böyle bir kötü hissiyatı Kirinden hissedemiyordu İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı. O yüzden Mina'yı Kirin'e eğitim konusunda emanet ederken içi rahattı. Yinede, Mina'yı yalnız bırakmaması gerektiğinin bilincindeydi. Bu kadar safken istemsizce kendisine ihanet edip, başka Tanrılar'dan isim almasından korkuyordu Ketsuen. Mina gibi güzel bir ruhun, bu hayatında da insanken yaşadığı kaderin aynısını yaşamasını istemiyordu.

Mina'nın sözlerine hitaben gülümseyen Ketsuen, derin bir nefes almış ve Mina'nın oldukça saçma sözlerine karşı gözlerine devirerek kızdığını belli etmişti. Ketsuen, Mina'dan dolayı bir utanç duymuyordu zira. 

"Mina, bilmemek cahillik değildir. En büyük cahillik öğrenme fırsatı varken öğrenmemektir. Sen cahil değilsin, sadece biraz geri kalmışsın o kadar. Ama bu öğrenme hızıyla bunu çabucak aşacağına inanıyorum. Ve asla seni bir utanç kaynağı olarak görmedim ve göreceğimi de sanmıyorum."

Sözlerini iç açıcı tebessümü ile tamamlarken sözlerinin sadece ilk kısmını aktarabilmişti. Daha söylemek istediği şeyler olsada Mina'ya, o sırada içeriye akıbet eden Kirin'in teklifi ile sözleri yarım kalmıştı. Mina'nın bu iki aylık süreçte ne kadar geliştiğini görmek için bir antreman maçı teklif etmişti.

Ketsuen için bu bir fırsattı nitekim. Mina'yı ne kadar iyi tanırsa, o kadar iyi gelişirdi ilişkileri. Mina'nın efendisi olarak Ketsuen nedense kendini bir baba gibi sorumlu hissediyordu. Mina'nın bir insan hayatı yaşarken çektiklerini bu hayatta yaşamamasını istiyordu. Ona okuma yazma öğretecek, öbür hayatında hayal edipte yapamadığı onlarca imkanı sunacaktı. Bu Ketsuen'in, Mina'ya bu uzun yolculukta yoldaşlık etmesinin bedeli olarak sunduğu şeydi.

Zira Ketsuen'e göre her şeyin bir bedeli vardı. Mina'nın bu yolculukta ona yoldaşlık etmesinin bedeli de buydu. Ketsuen ona hatırlamadığı ama hayal ettiği o dünyayı sunacaktı.

Ketsuen, derin bir nefes alırken ikili arasında başlayan müsabakayı oldukça sakin, ama içten içe heyecanlı bir şekilde takip ediyordu. Mina'nın Kirin gibi oldukça ünlü bir ejder ruhuna karşı bu kadar başarılı bir iş çıkartmasını büyük bir başarı ve gelişim örneği olarak görüyordu Ketsuen. Öte yandan Kirin, deneyimini ve Mina'nın saflığını kullanıp onu zincirleme ile alt etmesiydi, Ketsuen bu sınır yarışında Mina'nın onu yeneceğine inanıyordu.

Hafif bir gülümseme yüz hatlarında belirirken, gördüğü bu görüntü karşısında memnun olan Ketsuen, Kirin'in ona söylediği sözleri aklından geçiriyordu.

Mücevher... Gerçekten Mina'ya yakışacak bir mertebeydi.

"Mina, gelişimin oldukça güzel! Kirin deneyimini kullanarak alt etti seni, zamanla onun kullandığı tekniği sende öğrenirsin; fakat ne çok fazla saflık iyidir ne de çok fazla kibir. Eğer bu ikisini dengede tutabilirsen oldukça kusursuz bir insan olacaksın öncesinde, ardından iyi bir Shinki. Diğer Shinkiler'in ve Tanrıların seni kullanmasına izin verme; fakat saygıda da kusur etme. " Sözlerine ara verip, gözlerini Kirin'e çeviren Ketsuen manalı bir bakış atmıştı. "Kirin, tekrardan teşekkür ederim. Eğer Mina'yı eğitimini üstlenmeye devam edersen sana oldukça borçlu olacağım. Öğreneceği daha çok şey var ve senin gibi deneyimli bir Shinki sayesinde bu süreci oldukça iyi bir şekilde atlatabilir. Öte yandan, Mina'nın diğer sorumluluklarını artık bana devredebilirsin. " Eliyle Mina'ya yanına gelmesini işaret eden Ketsuen, Mina'nın getirdiği çocuk kitaplarından birini eline almış ve Mina yanına gelince onu yanına oturtup ona öğretmeye başlamıştı. Bir Bilgelik Tanrısı olduğu için, Mina'ya oldukça iyi ve kolay bir şekilde okuma yazma öğretebileceğini düşünüyordu Ketsuen.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi C.tesi Ara. 31, 2016 1:47 am

Mina Ketsuen'in söylediklerini dikkatle dinlemişti bu onu heyecanlandırmıştı ancak Kirin'e bakıldığında halinden oldukça rahat görünüyordu. Kendini hiç zorlamamış gibi görünmesi bir yana savaş deneyimi konusunda Ketsuen'in söylediklerinde haklıydı. Zira onun bilinen yaşına bakıldığında yirmi binden çok daha yaşlıydı. Belki yedi haneli rakamlardan da fazlaydı aynı Byakko gibi.

İkinci defa teşekkür etmesinin sonunda Kirin oldukça hızlı bir şekilde tekrar soyunmuş ve poz vererek "Hayır, teşekkür etmenize gerek yok. Burayı kirleten tanrıçamın sorumluluk alması olarak görün bunu. Sizden iyi bir öğretmen olacağımı da asla düşünmem, Mina-chan ben gidiyorum o zaman. Tapınağa da dönme vaktim gelmişti zaten, ara sıra uğramaya çalışacağım. Kendine dikkat et." demiş ve çıplak bir şekilde tapınaktan koşarak uzaklaşmaya başlamıştı.

Mina o giderken el sallamış ve sonrasında kitaplarını alıp Ketsuen ile odasına gitmişti. Okumak konusunda çok çabalıyordu zira geçmiş yaşamında hep kitap okumayı öğrenmek istemişti. Bu yüzden bu güdü onun için yabancı değildi. Yaklaşık bir hafta bu şekilde geçmesinin sonunda Ketsuen bir ses duymuştu.

"Ben Haruchika, bundan sonra kaderimi kanımı İntikam Tanrısı Ketsuen'e bırakıyorum."

Bu sözlerin sonrasında genç yaşta bir oğlanın ağlamasını ve intikam ateşiyle yanıp tuştuşmasını görmüştü gözleri genç tanrının.
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen C.tesi Ara. 31, 2016 2:09 am

Ketsuen, Kirin'in sözlerini başıyla onaylarken Mina gibi oda Kirin'in tapınağı terk edişini arkasından izledi. Gerçekten bu kadar deneyimli ve yaşlı bir ruhun bu kadar sapkın bir halde olmasını aklı almıyordu. Tuhaf bir tipti Kirin, yinede bu onun deneyimli ve güçlü olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı derin bir nefes alırken, iki aylık gibi uzun bir sürecin ondan aldıklarını ve getirdiklerini düşündü. Orochi aklına geldi bir anlığına... Onu unutmamıştı ve asla unutmayacaktı İntikam Tanrısı. Zamanı gelince onun bu kalleşçe hamlesine bir yanıt verecekti. Yinede, halen yeteri kadar güçlü olmayan bu toy Tanrı acele davranmasının sadece kendisine zarar vereceğinin farkındaydı. Bu yüzden sabrını kullanacak ve doğru an gelene kadar Orochi'den alacağı intikamı bekletecekti. Doğru an geldiğinde ise hem kendisi hemde Mina muhtemelen toyluktan çıkmış olacaktı.

İşte o zaman Orochi ölümlerden ölüm beğenecekti.

Ketsuen, Kirin'in tapınağı terk etmesinin ardından Mina'yı odasına aldı ve ona öğretmeye başladı. Mina'nın içinde yatan dürtülerin halen yerini koruyor olması Ketsuen'i sevindiriyordu. Öbür hayatında okuma yazma bilmeyen ve öğrenmeyi oldukça isteyen Mina bunu hatırlamasada, kalbinde bir yerlerde o öğrenme hissine ve açlığa halen sahip gibiydi. Bu bir başlangıçtı. Ketsuen, Mina kendisine yoldaşlık ettikçe ona hayal ettiği o hayatı bu yaşamında gerçekleştirecekti.

Koca bir hafta bu kadar hızlı geçerken, neredeyse Ketsuen tüm vaktini Mina'ya harcamıştı. Kirin ile yaptığı antremanlardan kalan boş vakitlerinde Ketsuen Mina'nın insanı eğitimlerini üstleniyor ve zamanın büyük bir vaktini buna ayırıyordu. Şikayetçi değildi, hatta en az Mina kadar bu durumdan memnundu Bilgelik Tanrısı.

Yine kendisini öyle bir günün beklediğini sanan Ketsuen, yeni bir dünyanın yeni bir sabahına gözlerine açtığında ilk duyduğu ses, Haruchika'ya aitti. Onu unutmuştu. Daha doğrusu iki aylık uykusunda unutmak zorunda kalmıştı Ketsuen. Gerçi gözlerini ilk açtığında aklına gelen şeylerden biri bu olsada, çevresindeki insanların tepkilerinden henüz o olayın gerçekleşmediğini anlayabilmişti. Fakat şimdi duyduğu sözler ve hemen ardından gelen o ağlama sesleri ile intikam hissiyatı tüylerimi diken diken etmişti. Oldukça güçlü bir histi bu. Haruchika kendi kanının devamlılığı için kendini bugün, az önce feda etmiş olmalıydı. Duyduğu bu yakarışlarda, oğluna ait olmalıydı. Ketsuen için intikam hissi önemliydi. Bu his ne kadar güçlüyse, Ketsuen'in üzerine binen yük o kadar artıyordu; fakat Ketsuen'in içinde kötü bir his vardı. Oda bu çocuğun bu kadar yoğun hislerinin sonucunda etrafta oluşacak Ayakashi ordusuydu.

Buna göz yumamazdı.

"Mina, gidiyoruz." dedi tok bir ses tonuyla sadece. Ardından bir ışık süzmesi olarak Haruchika'nın oğlunun yanına süzüldü. Kendisini nasıl bir görüntünün karşılayacağını merak ediyordu Ketsuen.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi C.tesi Ara. 31, 2016 2:57 am

Ketsuen Mina'ya seslendiğinde henüz uyuyordu genç kadın ancak yan odasından hemen duymuştu sesi. Sabah ışığı henüz aymamıştı. Alaca karanlık vaktiydi ve bunun anlamı sınırın yok olmasıydı.Güneş tam doğarken ve batarken ayakashiler en büyük doğumlarını yaparlardı. Henüz güneşin doğmamış olduğu bu an onlar için dirilmek amacıyla en büyük fırsattı.

Mina apar topar kalktıktan sonra Ketsuen'in yanına gelmiş ve beyaz bir ışık olarak dileğini gerçekleştirmek için Haruchika'nın yanına gitmişti.

Gittiği yer Oda klanının sarayıydı genç bir oğlan askerlerin arasından geçmek istiyordu ancak buna izin vermiyorlardı. Geniş bahçenin ortasında beyaz bir yukata giyen Haruchika ona seppuku yapması için verilmiş hançeri sake ile yıkayıp kalanını kafasına dikmişti. Hemen karşısında da Oda'nın yöneticileri ve prensleri bulunuyordu. Mitsuhide ile hemen hemen aynı yaşlardaki Nobunaga ve yanında kardeşleri.

Haruchika sakesinden bir yudum daha aldıktan sonra bıçağı midesine sokmuş ve ortadan ikiye ayırmıştı. Bu sırada Mina gözlerini kapatmış ve irkilmişti, zira bir insanın bunu yapabilmesi büyük cesaret istiyordu. Ardından da ruhu bedeninden ayrılırken Ketsuen'e son bir defa daha bakıp "Sana emanet ediyorum." demişti.

Bu sırada arkadan gelen inlemelere bakınca on altı yaşındaki genç Mitsuhide ağlamaya başlamıştı ve içinden Ketsuen'e dua ediyordu intikam için. O kadar karışık ve çelişkili sözler söylüyordu ki bilgelik tanrısı ne duyduğunu bile anlamıyordu ancak adak olarak babasının cesedini verdiğini seçebiliyordu. Tam o sırada da etrafta yüzlerce Ayakashi gözü ortaya çıkmıştı.
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen C.tesi Ara. 31, 2016 9:50 pm

İlah Eshkeri- Seppukku:

Bir ışık süzmesi olarak, saniyesinde kendini yeni uyanmış Mina ile birlikte oda sarayının ortasında bulan İntikam Tanrısının yüzünde sönük bir ifade vardı. Tam olarak ne düşündüğü belli olmayan Ketsuen, bu ihtişamlı sarayda etrafına baktı. İlk gözüne çarpan Haruchika'nın oğluydu. Onlarca askerin arasından sıyrılıp babasına yardım etmek isteyen genç adamın çaresizliği Ketsuen'e iki ay öncesini anımsatıyordu. Oda neredeyse o gün onlarca kez bu çaresizliği hissetmişti. Bir Tanrı olması, henüz fani olan bu insandan bir farkı olmasına sebebiyet vermiyordu galiba. Çocuğu göz ucuyla süzerken, aklı bir karış havadaydı Ketsuen'in.

Derin bir nefes aldı İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı. Etrafına şöyle bir kez daha baktı. Geniş bahçenin ortasında, belki de bu bahçedeki en temiz insana baktı. Beyazlar içerisindeydi Haruchika. O gün Ketsuen'in karşısına çıktığındaki sefil halinden eser yoktu. Ketsuen, böyle onurlu askerin bu şekilde ölmesinin en uygunu olduğunu düşünüyordu. Oda klanının insanlarının en azından bu kadar vefalı olması Ketsuen'i biraz şaşırtmıştı.

Haruchika gibi, Ketsuen'de gözlerini Oda'nın yöneticilerine dikti. Gelecekte gördüğü o bir kaç insandan biri en az şimdi Haruchika'nın oğlu kadar gençti. Bugün henüz çocuk olan bu iki insanın, ileride Japonya'nın kaderini etkileyecek olması Ketsuen'in tuhaf hissetmesini sağlıyordu. Derin düşünceler içerisindeydi.

Seppuku yapmak büyük bir cesaret isterdi... Ama işin ilginç yanı en onurlu samurayların, bu yolda ilerlerken ölmek istedikleri şekil buydu. Bu Haruchika gibi ruhu güçlü ve onurlu samurayların sonuydu. Ketsuen, Haruchika'dan bir kez daha etkilenmişti. Onu ilk gördüğünde, bu büyük samuraydan etkilenen Ketsuen şimdi büyük bir saygı duyuyordu. Önündeki sakesinden bir kaç yudum daha alan Haruchika'nın son nefesini az önce aldığını fark etmişti Bilgelik Tanrısı.

O yüzden midesine bıçağı sokup, ikiye ayırdığında gram tepki göstermemişti.

Yinede, o son nefes anında Ketsuen Haruchika'nın kendisine dönüp, evladını ona emanet etmesine şaşırmıştı. Sanki buraya geleceğini önceden biliyordu Ketsuen'in. 

Ketsuen, Haruchika'nın oğlu olan Mitsuhide'nin yakarışlarını umursamadı bile o an. Ufak bir bakış attı sadece. Ardından Haruchika'nın cansız bedenine doğru adımladı.

Avuç içini cesedin üzerine doğru tuttu büyük bir ciddiyetle.
Ben İntikam tanrısı Ketsuen.
Sen kayıp ruhu benim kutsal aletim olman için Hiden'den geri çağırıyorum.
Bundan sonra bana itaat edeceksin ve yaşadığından uzun süre hizmet edeceksin.
Benimle birlikte karanlığı temizlemeye ve bu topraklara huzuru getirmekle yükümlüsün.
Silah adın Haruchina.
İnsan adın Kaina

Ketsuen emin değildi Haruchika'yı hakimiyeti altına alıp alamayacağını... Ama kendisinin saygısını bu denli kazanmış onurlu bir samurayın ruhunu sahipsiz bırakmayacaktı. En azından denemişti.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi C.tesi Ara. 31, 2016 11:36 pm

Ketusen karşısında giden ruhu bırakmak istememişti, bir nedeni yoktu ancak yaptığı hareket onu duygulandırmayı başarmıştı. Her ruhun geri dönememesinin sebebi bazılarının ölümü kabul etmesidir, hayata karşı hiç bir düşünce bırakmamasıdır. Savaşçılar içinde ölümü kabul eden az bir sınıf kendini ruhsal olarak tamamen arındırdığı için onları geri çağırmak tanrılar için oldukça eziyetli ve bir o kadar da meşakkatli bir şeydir. Zira ölümünü kabul eden kişinin ruhu acılarını onu bağlamak isteyene yansıtır. Bin yıl geçse ve ya bir hayat bağlansa da bu şekilde gerçekleşecek bir bağdır bu.

Sözlerini söylerken durumu fark eden Yuuna ayakashiye dönüşmekte olan gözlerden sahibini korumak için oldukça uzun ve güçlü bir sınır çizmişti ancak gözler bir bir gerçeğe dönerken Mina savunmak için her şeyini ortaya koymaya devam ediyordu.

Ben İntikam tanrısı Ketsuen.
Sen kayıp ruhu benim kutsal aletim olman için Hiden'den geri çağırıyorum.
Bundan sonra bana itaat edeceksin ve yaşadığından uzun süre hizmet edeceksin.
Benimle birlikte karanlığı temizlemeye ve bu topraklara huzuru getirmekle yükümlüsün.
Silah adın Haruchina.
İnsan adın Kaina

Ketsuen sözleri söylerken kendisini hareket ettiremediği bir bedende görmüştü. Anıların zihnine zerk edişi bu sefer farklı bir hal almıştı. Özellikle ölümü kabul ettiği o son anı görüyordu. Yavaşça oturmuştu titreyen ayakları, korkmuyor değildi Haruchika. Kendisinin korkusunu bastırmak için dilini ısırıyordu bir yandan. Acısıyla korkuyu ne kadar bastırmayı denese de bu konuda başarılı olamıyordu.

Onurlu bir ölümün olmadığının kendisi de farkındaydı. Oğlunun yüzünü görmüştü beyaz tateminin üzerine dizlerinin üzerinde otururken. Onun savaşmasını istediğini biliyordu ancak bir baba kendi cesedi düşmeden oğlunun ölümünü kaldıramazdı. Ona her şeyi öğretmeye çalışmıştı, at binmeyi öğretirken ilk düşüşü aklına gelmişti. Son da olmamıştı elbette, Mitsuhide hiç bir zaman tam anlamıyla bir binici olamamıştı.

Ketsuen'in kalbi acıyordu zira ölüme giden birisinin hissettiklerini hissediyordu her sözünde. Uyku gibiydi bu sefer gördüğü anılar, dünyada zaman normal işliyordu ancak onun anıları belki yıllarca anlatılacak duygular ve düşünceler içeriyordu. Ölmekten her insanın korktuğu gibi o da korkuyordu ancak oğlunun anılarını gördükçe mutlu oluyordu, aynı zamanda da onu koruyabildiği için ölümü onurlu olmasa da son saniyesine kadar başını dik tuttuğu için onurlu bir hayatı olduğunu düşünüyordu.

Sonunda dizlerinin üzerine oturduğunda sırtında bedeni yıkılmasın diye konmuş tahtayı topukları ile sabitlemişti. Tek duyabildiği şey oğlunun sesiydi, arada bir de nefes alış verişini duyuyordu ancak oturduğunda sakinleşmişti sonunda. Veda mektubunu iç cebinden çıkardıktan sonra köşeye koymuştu. O andan sonra hiç bir düşünce yoktu aklında sadece kılıcı midesine sokmuştu son kadehlerinin ardından.

Üstünü çıkarması ve kısa kılıcı midesine sokması arasında çok kısa bir süre vardı. Katlanılamaz bir acı içinde bulmuştu kendini Ketsuen, bir insanın kendi canına kıyması acı vericiydi ancak ölmesi çok yakından midesini ortadan ikiye kesmesinin bir tarifi yoktu. Kendisi bile gerçekle hayali ayıramıyordu.

Sonunda uzakta ruh bu dünyaya bağlanırken bir kılıcın şekini almıştı. Başta baktığında anlayamamıştı ancak ölümü kabullenmiş bir ruhu çağırmak lanetli bir silah yaratırdı. O da sahibini korumakla lanetlenmiş bir kılıçtı.

Spoiler:
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen Paz Ocak 01, 2017 12:32 am

The Last of The Mohican:

Acı bilmeyen bu Tanrı acı çekiyordu. Kalbini saran bu duygu, bir insanın ölürken hissettiği duygulardı. İnsanlara ait duygulara sahip olmayan bu yüce varlık, Haruchika sayesinde bu duyguları yaşıyordu. Haruchika'nın son nefeslerinde hissettiklerini yaşıyor, düşündüklerini görüyordu. Acı çeken Ketsuen'in yüzündeki ifade, ona yakışmıyordu. Duygulardan yoksun Tanrı'nın yüzündeki o ifadesizlik yerini acı hissiyle oluşmuş bir ekşimeye bırakmıştı. Ketsuen, en az Haruchika kadar bu bahçeden sıyrılmıştı. Tek gördüğü şey, Haruchika'nın gördüklerinden ötesi değildi. Neredeyse acıdan dizlerinin üzerine çökecek olan Tanrı, elini kalbine götürmüştü. Kalbini söküp atmak istiyordu çaresizce... Aldığı nefesler kesik kesikti. Ama pes etmedi Ketsuen. Bir an bile düşünmedi Haruchika'dan bağlarını koparmayı. Etrafındaki gözler, birer gerçekliğe dönüşürken bunun farkında bile olmayan Ketsuen, farklı bir dünyadaydı sanki.

Derin bir nefes aldı. Haruchika'ya baktı. O kendisine bakamayacak kadar zor durumda olsada, Ketsuen sadece onun hissettiklerini hissediyordu. Onun yaşadıklarını yaşamıyordu. Sözleri söyleyip, bitirdiği o andan beri çektiği bu acı kendisine ait değildi. Basit bir ilizyondu sadece... Haruchika'nın ölümü ile sonlanacaktı. Bir an, Ketsuen insan olmayı diledi. Haruchika kadar onurlu ve ölümü kabullenmiş bir şekilde ölmeyi yeğledi... İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı kıskançlık hissiyle kaplandı. Bir fani olan Harucika'yı, yüce bir Tanrı olan Ketsuen kıskandı ölüm anında.

Saf ve iyi niyetli bir kıskançlıktı bu. Doğumu sırasında onu kıskanan doğanın hissettiği kıskançlıktı bu. Bir anda bu kıskançlık hissi büyük bir saygı ve minnete dönüşmüştü.

Haruchika'nın ölümden korktuğunu ama oğlu ile geçirdiği anıları gördükçe duyduğu mutluluğun ölüm korkusunun ötesine geçmesini şaşkınlıkla izledi Tanrı... O zaman anladı Bilgelik Tanrısı, insan denen bu canlıların kendilerinden üstün mutlak yaratıklar olduğunu. Belki bu insanlar 'Tanrı' adı altında kendilerine tapıyordu ama Ketsuen, o an bu evren üzerindeki en mutlak ve kutsal varlığı görmüştü. Haruchika, mutlak bir varlıktı. Ketsuen, bir Tanrı olarak bunu kabullenmişti.

Ketsuen'in Tanrı bedeni, bu acılara dayansada, ruhu dayanmıyordu. Bedeni hâlâ ayakta olan Ketsuen'in ruhu Haruchika gibi diz çökmüştü. Ve o an geldiğinde Ketsuen çığlık atmamak için kendini zor tutmuştu. Göz bebekleri büyüyen Tanrı, bu vesile ile büyük bir deneyim kazandığına inanıyordu. Ölümü birinci elden tatmıştı zira. 

Ketsuen'in göz bebekleri normal boyutuna ulaştığında ve aldığı nefesler düzene girdiğinde, uzak diyarlardan çağırdığı bu mutlak ruh, ellerinde keskin bir Katana olarak duruyordu. Bilgelik Tanrısı'nın elindeki Katana Byakko gibi lanetli bir silahtı. Ketsuen gülümsedi o an. Elindeki kılıcı büyük bir şevkle bir kaç kere havaya doğru savurdu.

"Sen efendisiz ronin... Artık bana, İntikam için yemin etmişlerin Tanrısına hizmetkar olmak için uzak diyarlardan çağrıldın. Haruchina silah adın ve insan adın Kaina... Bundan sonra sen benim  kader yoldaşımsın."

O ölürken efendisiz bir ronindi. Fakat Ketsuen, ona bir yol daha sundu. Oğlu onun ve Japonya'nın kaderini belirlerken, Haruchina farkında olmasada, Ketsuen'in ellerinde ona varlığıyla yön gösterecekti. İntikam Tanrısı, sadece baba ve oğul arasındaki köprü olacaktı. Ketsuen, elindeki kılıca manalı bir bakış atarken, içinden bir kaç söz geçirmişti.

Ruhun şad olsun Haruchika... Oğlun emin ellerde.

Ketsuen vefalı bir Tanrıydı. Tüm bu acıları çekmesinin sebebi, ölmüş olan bu adamın oğlunun intikamını almasında farkında olmasada yardım etmesini istemesiydi. Bu intikam yolunda tek bir kez bile Mina'yı kullanmayacak olan Ketsuen, bu saf intikamı baba ve oğlun yardımlaşmasıyla gerçekleştirecekti.

"Mina.. Ruhum Ayakashiler tarafından bozulacak olsa dahi, bu savaşa karışmayacaksın. Bu efendinden sana bir emirdir." dedi Ketsuen, elindeki Katana'yı sımsıkı tutarken. Bakışları o kadar keskin bakıyordu ki, bu bakışlara karşı gelmek gerçekten cesaret ederdi. Adeta kararlılık fışkırıyordu Ketsuen.

Haruchika'nın oğluna doğru yaklaştı.

"İntikam Tanrısı sesini duydu çocuk... Ağlamayı kes ve bu Tanrı'nın sana yardım etmesine izin ver. Baban onurlu bir şekilde öldü, kanının devamlılığı için. Ağlayarak bu onurlu ölümü lekeleme."

Ketsuen etrafında şekillenmiş olan Ayakashilere baktı. Onlara doğru elindeki Katana'yı kabzasından sımsıkı bir şekilde tutmuş ilerlerken, adımları hızlandı ve zamanla koşmaya başladı Ketsuen. Kılıcının keskin ucunu yere doğru bakarak koşuşturan Ketsuen, Ayakashiler'in üzerine doğru koşuyordu.

Hepsini ikiye ayıracaktı.

Ne öfkeyle, ne de sevgiyle... Sadece saf bir bir intikam hissiyatı ile savuracaktı elindeki kılcını... Kılıcını her savurduğunda bir Ayakashi kesmiş olmayacaktı Ketsuen. Bir baba ve oğlun intikam yolunu oluşturacaktı. Bu yollardaki pürüzleri temizleyecekti. Bu birbirinin farkında olmayan iki farklı sahil insanın resmiydi.

Ve Ketsuen, şu an bu resmi çizen ressamdı.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Paz Ocak 01, 2017 3:31 pm

Monogatari no Kami Ketsuen ost-04:

Haruchina'nın ruhu Mina'dan doğası gereğince farklı hissettiriyordu. Anlaşılmaz bir yabancılık çekiyordu Ketsuen bu kılıca karşı. Mina'yı kullanırken rahatlı hiç bir şekilde sağlayamayacağının farkındaydı zira bu kılıç için çağırılan ruh ölmeden önce zen seviyelerini bir bir tırmanmıştı. Bu garip bir rahatsızlıktı zira katananın kendisinde bir sorun yoktu ancak kılıcın kararsızlığı alışılamaz bir durumdu. Ketsuen'in etinin yanından geçerken ağır ve kör bir kılıç olurken ayakashilerin kokusunu aldığında hafif ve keskin bir kılıca dönüşüyordu. Onu kontrol etmesi imkansız değildi ancak Ketsuen'in bu seviyesinde tam gücünü de ortaya çıkarması beklenemezdi.

Mina ayakashilerle arasında sınır çizgisini korurken yanından geçen Ketsuen'e baka kalmıştı zira onu ilk defa doğasına uygun hareket ederken görüyordu. Daha önce öldürdüğü ayakashileri kendi intikamı ve hayatı için öldürmüştü ancak durum şu an farklıydı. Ona dua eden birisinin ruhunu korumak adına harekete geçmişti. Ketsuen'in sözlerinden sonra Mina bariyeri kaldırmış ve "Ben o zaman sarayın dışına çıkmamaları için sınır çizmek üzere sizi uzaktan gözlüyor olacağım." demişti. Görünüşe bakılırsa Mina bir çok taktiği öğrenmişti Kirin'den.

Ketusen elindeki kılıçla Mitsuhide'ye her yaklaşışında kılıcın ağırlığı git gide daha da artıyordu. Bu hatıraları olmasa da bir babanın oğluna duyduğu koruma iç güdüsünden kaynaklanıyordu. Yanına gittiğinde neredeyse kolunu yerinden çıkarak kadar ağırlaşmıştı Kaina ancak sözlerini söyledikten sonra bir hafifleme hissetmişti. Mitsuhide duyduklarının sonunda ağlamayı kesmiş ve "Kör bir dilenci olsam da çiçeklerin kokusunu duyarım elbette, müziği değiştirdiğim gün dansım da değişecek." demişti. Bu eski bir japon deyimiydi. Ruh halinin bozuk olduğunun farkındaydı ancak intikam duygusunun değişmeyeceğini söylüyordu. intikamını aldığındaysa her şeyin değişeceğini belirmişti Ketsuen'e. Onun için bir çeşit yemindi bu, kendini ve hayatını intikam yoluna adayacağına dair.

Ketsuen sözleri duyduktan sonra harekete geçmişti. Etrafını saran yaklaşık yirmi kadar göz Mitsuhide'nin söylediklerinden sonra şekillenmişti. Hepsi bir kurt halini almış ve kendi dünyasından koparılan Haruchika için bir kaç saniye boyunca ulumuşlardı. Sonrasında gözlerini intikam tanrısına çevirip onu bir daireye alıp saldırmaya başlamışlardı.

Kılıcı savurması çok zordu Ketsuen için zira bir an ağırlaşıp bir an hafifliyordu. Ayakashilerin saldırılarından ancak kendini savunurken zihninde Kaina'nın imgesini görmüş ve sesini duymuştu "Koruyan bir kılıç ters dövülür." diye. O ana kadar fark etmemişti ancak Kaina bir sakabato'ydu. Keskin kısmı içeri dövülmüş ters kılıç bu nedenle de sürekli olarak ağırlığı değişiyordu. Kılıcı tersine çevirdiğindeyse sonunda rakibine göre ağırlık ve keskinlik almaya başladığını görmüştü ancak bu hala yeterli değildi.

Ketsuen sonunda saldırmaya başlamıştı lakin keskin bir saldırı yapmasına izin vermiyordu savurma şekli. O sırada yine Kaina'nın yüzünü görmüş ve sesini duymuştu "Sağ ayak dışarı, kalça aşağı. Göğüs dik, omuzlarını serbest bırak." demişti bu sefer. Kılıç kullanma konusunda iyiydi Ketsuen ancak Kaina özel bir kılıçtı. Kendi istendiği gibi kullanılması gerekiyordu, bunun anlamı da bir Samuray gibi görevi için ölüme hazır bir şekilde olması gerektiğiydi. Kalçasından ve dışarıdaki ayağından güç alıp rakibe eziyet etmeden öldürmeliydi Ketsuen.

Bunu fark etmesinin ardından derin bir nefes aldı ve ağırlık değişiminden kasılmış omuzlarını serbest bıraktı. Bedeni o andan itibaren Kızıl Samuray Haruchika gibi hareket etmeye başlamıştı. Öncelikle üstüne gelen kurdu kılıcını yan yatırarak karşıladıktan sonra boynundan boştaki eliyle tutup ağzından midesine sokmuştu kılıcı. Parçalanan bedeni aynı şekilde eliyle geri fırlatmasının sonunda üstüne iki kurt saldırmıştı ve onlardan birinin başını eliyle tutup duvara fırlatmıştı. Diğeriniyse kolu bağımsız hareket eder gibi başını gövdesinden ayırmıştı. Bunun üstüne diğer ayakashiler kaçışmaya başlamıştı.
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Paz Ocak 01, 2017 3:31 pm

+1 Teknik kazanıldı
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen Paz Ocak 01, 2017 6:15 pm

Ketsuen'in cılız bedeninin altında yatan güçlü kolları kılıcın ağırlığıyla baskı altındaydı. Sürekli ağırlığı artıp azalan bu kılıçla baş edemiyordu adeta Ketsuen... Bu kılıcı henüz yeni bir Tanrı olarak kullanmak onun marifetlerini aşıyordu. Haruchina gibi bir kılıcı kullanmak için kılıç konusunda Tanrılar arasında en iyilerden birisi olması gerektiğinin farkındaydı Ketsuen. Ama henüz yeni cisimleşmiş bir Bilgelik Tanrısı olduğu için, kılıç konusunda bildikleri basit bir Tanrı'nın bildiklerinden öte değildi. Belki bir savaş ya da Felaket Tanrısı olsaydı, Haruchina gibi bir kılıcı eline alır almaz tam potansiyelinde kullanabilirdi. Tüm bunları umursamıyordu esasında Ketsuen. Bu kılıç ne kadar ağır olursa olsun, Ayakashiler'i temizlerken Haruchina'yı kullanacaktı. Bu onun verdiği bir karardı ve kararlarından dönen bir insan değildi Ketsuen. Derin bir nefes aldı. Yüzünde ufak bir tebessüm vardı. Gözlerinin içi kararlılıkla parıldıyordu.

Mina'nın bu kadar çok şey öğrenmesi, Ketsuen'in o anda bile dikkatini çekmişti. Mina, Ketsuen'in sadece Shinkisi değildi. Bir evladıydı. Bu yüzden simge Shinkisi olan Mina'ya duyduğu minnet bir tık daha fazlaydı. Ellerinin altındaki kılıca minnetten çok saygı duyuyordu Ketsuen... Gerçi böyle güçlü bir Shinki'yi uzak diyarlardan çağırarak başına iş açtığının farkında olsada, zamanla güçleneceğini ve güçlendikçe Haruchina'ya laik bir efendi olacağına inanıyordu.

Yüzündeki gülümseme, Kaina'nın artan ağırlığı ile birlikte yavaş yavaş siliniyordu. Mİtsuhide'ye doğru attığı her bir adımda olduğundan çok daha ağırlaşan Haruchina'nın oğluna karşı duyduğu koruma içgüdüsünden ötürü olduğunu biliyordu. Zihni hatırlamasada kalbi unutmamıştı oğlunu. Zar zor sözlerini söyledikten sonra hafifleyen Katana'ya göz ucuyla bakarken, bir yandan Mitsuhide'nin sözlerini dinliyordu. Onurlu bir babanın oğlu olarak onurlu bir evlat gibi davranmaya başlamıştı Mitsuhide. Bu Ketsuen'in hoşuna giderken, bakışlarıyla onayladı bu genç çocuğu. Ona söylemek istediği şeyler olsada, bir kurt formuna cisimleşmiş ve ulumakta olan bu Ayakashiler'le ilgilenmesi gerekiyordu. Burada olma sebeplerinden bir tanesi buydu zaten.

Etrafını saran yirmi kadar Ayakashi ile baş etmek Ketsuen için zor değildi. En azından Mina ile bu Ayakashiler'i tek bir hareketiyle yok edebilirdi ama ellerinin altındaki bu kılıcın kendisinde bıraktığı hassasiyet onu çok zorluyordu. Kılıcın dengesizliğinden ötürü, Ketsuen zar zor sadece kurtlardan gelen saldırılara karşı kendini savunabiliyordu.

Eğer Haruchina yardımına koşmasaydı, Ketsuen eninde sonunda güçsüz düşecek ve bu kurtlara yem olacaktı. Derin bir nefes aldı, Haruchina'nın söylediğinden sonra.

Kılıcı uygun bir forma aldığında, bir nebzede olsa rahatlayan Ketsuen hâlâ yetersizdi. Saldırmaya başlasada, bu saldırıları Ayakashi'ye zarar vermenin yakınından bile geçmiyordu. O sırada bir kez daha Haruchina ile yüzleşen Ketsuen, formunu da düzeltmişti. Derin bir nefes alırken, elindeki kılıcı boş boş savuran bir aptal değildi artık. Gözlerinden belli oluyordu. Üzerine doğru gelen Ayakashiler'i tek tek keserken bedeninin bir su gibi akışkan olduğunu fark etmişti. Hareketleri o kadar hızlı ve netti ki, sanki Ketsuen istemsizce hareket ediyordu.  Ayakashiler'den sıçrayan kan birikintileri yüzünü ve vücudunu kirletirken, kılıcını bir kez havaya savurup üzerindeki kanları temizledi. Ardından elinin tersiyle yüzüne gelen bir miktar kanı... O sırada kaçan Ayakashiler'i gördüğünde, derin bir nefes aldı sadece.  


Zembereğinden boşalmış bir zaman bu
Ne melundur ki güneşin toprakları kirlenmiş
Akıl almaz delilik ve küstahlık kurutmuş bilgeliği
Ne yazıktır ki, Ben Tanrı Ketsuen
Seni bilinmezinden arındıracağım.


Sözler ağzından bir ok gibi fırlarken, Ketsuen kaçan Ayakashiler'in ardından kılıcını havaya doğru zarafetle savurdu. Hiçbir Ayakashi'yi boşu boş bırakamazdı.

Haruchina'da kendisi gibi düşünüyorsa oldukça keskinleşmiş olmalıydı. Ayakashiler'in bir sefil gibi sırtlarından yiyecekleri darbeyle öleceklerini düşünüyordu. Oldukça onursuz bir ölüm şekliydi kaçarken ölmek.

Eğer yok edebilirse tüm Ayakashiler'i kılıcı hâlâ elinde sımsıkı tutmuş bir şekilde Mitsuhide'nin yanına gidecekti. Burada işi şimdilik bitmiş olacaktı zira ama Bilgelik Tanrısı gitmeden önce bir kaç çift söz söylemek istiyordu.

"Sen onurlu samurayın oğlu, Mitsuhide. Sözlerime kulak ver. Sözlerime kulak ver ki, babanın seni izlediğini, koruyup kolladığının bilincinde ol. Sözlerime kulak ver ki, intikamın ne öfkeyle ne de başka bir şeyle alınacağının bilincinde ol. İntikamı kalbinde yatan minnet duygusuyla al ki, ben İntikam için yemin etmişlerin Tanrısı her daim bu gözlerle seni izleyebileyim. Bu kulaklarla her daim düşündüklerini duyabileyim... Eğer bu yolda öfkeye kapılırsan yok olursun ve eğer bu yolda acıma hissine sahip olursan yine yok olursun. Her daim yanında olacağım... Her daim babanla birlikte yanında olacağız. İntikam, sabırdır. Acele etme. Düşmanlarını yenmek istiyorsan onları tanı, onlardan biri ol Mitsuhide. Senin intikam yolun sadece babanın kanını yerde bırakmayacak, aynı zamanda tüm Japonya'nın kaderini sırtlayacak. Unutma Mitsuhide, unutma bu sözlerimi. O gün geldiğinde ve başın ne zaman kötü ruhlarla dertte olduğunda, ben Ketsuen yanında olacağım."

Ellerindeki Katana'ya bir bakış atacaktı ardından. Mina'yı yanına çağıracak ve bir gün tekrardan bulunacağı bu bahçeye bakacaktı. Ketsuen için gitme vakti gelmişti.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Paz Ocak 01, 2017 10:25 pm

Ketsuen ilahisini söylemiş ve kılıcını savurmuştu, sınır çizgisi çizmekte doğal bir yetenek olan Kai'na koşmaya çalışan tüm ayakashileri kesmeyi başarmıştı. Bu Ketsuen'i yorsa da devam edebilirdi, gücünü Mina'ya göre daha rahat kontrol ediyordu Kaina.

Kılıcı geri kınına sokup beline yerleştirmesinden sora Mitsuhide ile görüşmeye gitmişti bilgelik tanrısı. Sözleri ona ulaşıyor muydu belli değil ancak bakışları aynı onun söylediği gibi çok ilerisini görüyordu. Aklından ne geçtiği sadece tahmin edilebilir belki ancak çoktan intikamını ince ince işlemeye başlamıştı. O sırada Mitsuhide'yi tutan muhafızlar onu omzundan tutup sürükleyerek götürmeye başlamışlardı. Genç oğlan başını hafifçe selam vererek uğurlamıştı Ketsuen'i.

Bilgelik tanrısı o an içinde garip bir duygu hissetti. Gök yüzü bir anda kararmıştı, Ayakashi fırtınası gibi değildi. Ondan ziyade güneş kendini kapatıyor gibiydi. Kara bulutlar etrafını sararken bilgelik tanrısı omzunda derin bir acı hissetti. Sonrasında fark etti ki Mina hala geri dönmemişti.

Hızlıca onun gittiği yöne ilerlemişti ki ne sınır çizgisi ne de Mina vardı. Ondan kalan tek şey ilk görüşmelerinde verdiği happi'ydi. Ketsuen ne olduğunu anlamak için cüppeyi yerden almak için uzandığında içinden çıkan küçük bir yılan anlatmaya yetmişti olanları.

İntikam ateşine boğulacaktı belki de ancak sevgili simgesini götüren kişi Yamata No Orochi'ydi. O sırada gök yüzünden bir asa inmişti yukarı baktığında bir bulutun üstünde kırk altı tane tanrıyı görmüştü. Hepsi savaş için kuşanmıştı. Bir de kızıl pelerini ve siyah zırhı ile en önde duran Susan'o en çok göze çarpanıydı. Ketsuen'e garip gözlüklerinin arkasından bakıp gök yüzünden seslenmişti.

"Tomoe'yi bulup kaybeden genç tanrı. Yoldaşını geri istiyorsan sebi bağlayan zincirlerden azat ediyorum. Benimle gelip sekiz başlı yılanı kesebilirsin; ya da kalıp yas tutarsın."

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 241531
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından İzanagi Paz Ocak 01, 2017 10:26 pm

+2 Shinki kontrolü (Mina)
+2 Stat puanı kazandınız.

Konunuz en yakın zamanda açılacaktır.

Son bir tur daha atmakta serbestsiniz.
İzanagi
İzanagi
Admin

Mesaj Sayısı : 133
Kayıt tarihi : 18/12/16

https://norgamirpg.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Kayıp Ruhlar [Ketsuen] - Sayfa 2 Empty Geri: Kayıp Ruhlar [Ketsuen]

Mesaj tarafından Ketsuen Paz Ocak 01, 2017 11:36 pm

İntikam Tanrısının intikamı:

Ketsuen, gözlerinin arasında kayıp giden Mina'nın acısını kalbinde hissediyordu. Mitsuhide'yi uğurlarken omzunda hissettiği acıyı umursamamıştı bile... Sadece koşmuştu. Adımlarının ona nereye götürdüğünü bilmiyordu bile. İçinde yatan o acı veren duygunun rehberliğinde koşmuştu. Attığı her bir adımın kendisini neye götürdüğünün farkında olsada bir türlü bunu kabullenmiyordu. Buna inanmak istemiyordu. Ketsuen bir kez ve bir kez daha çaresizlikle boğulurken, kalbindeki bu hissin korku olduğunu biliyordu. Adeta, Ketsuen bir sevdiğini kaybedecek olmanın korkusunu yaşıyordu. Ketsuen acınacak haldeydi.

Sonucunu bildiği ama kabullenmek istemediği o kadar çok şey vardı ki Bilgelik Tanrısının gerçekten acı çekiyordu. Mina'nın en son bulunduğu yere geldiğinde, göz bebekleri büyümüş ve kalbindeki acı mutlak gerçekle baş başa kalınca on kat artmıştı. Aldığı nefesler Ketsuen'in boğazına yakmaya başlamıştı.

Usulca eğildi acınacak halde olan Tanrı. İki ay önce Mina'ya üşümesin diye verdiği Happi'yi yerden kaldırırken, bir anda fırlayan yılan ile irkildi. Aynı zamanda Bilge'nin simsali olan bu Tanrı'nın zihninde şimşekler çaktı. İntikamın Tanrısı olarak bilinen Ketsuen'in kalbi harıl harıl yanmaya başladı.  

Elleriyle sımsıkı sıktığı Happi'yi koklarken, Ketsuen İntikam için ant içti. Doğa İntikam Tanrısının bu arzusuna Kaina ile birlikte eşlik eden tek şeydi. Kızıl gözleri öyle bir parıldıyordu ki, kara bulutlar bile bu gözlerin dengi olamıyordu.

Ketsuen ve onun bu İntikam ateşine şahitlik edenler o an Orochi'yi bekleyen şeyi tahmin edebiliyordu. Ama kimse, bir İntikam Tanrısının intikamla doğan gazabının ne kadar büyük olacağını kestiremiyordu.

O an, bir bulutun üzerinde kümelenmiş 46 tane Tanrı saydı. Gökten zemine inen asaya göz ucuyla bakarken, bu kümelenmiş Tanrılara öncülük eden Susan'o ile göz göze geldi bir anlığına. O gözlüklerinin altından Ketsuen'i harıl harıl parıldayan kızıl gözlerine bakan Susan'o teklifini yaptığında, o gözlere bakarak çoktan cevabını almış olmalıydı.

Asayı bir eliyle tutarken, kızıl gözlerini kının içerisinde olan Kaina'ya dikti. "Tanrılar arasında bir savaşa gidiyoruz. Orochi ile karşılaşırsam senden beni değil, Mina'yı korumanı istiyorum. O yüzden keskinliğinin ne kadar olacağına sen karar ver Kaina... Savaşa hazır ol." Sesi o kadar acı ve öfke doluydu ki, titriyordu adeta.

Derin bir nefes aldı Ketsuen. Kızıl gözlerini intikam hissiyle ufka doğru dikti.

Ve bir kez daha ant içti intikamı için.
Ketsuen
Ketsuen

Mesaj Sayısı : 32
Kayıt tarihi : 24/12/16

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2 sayfadaki 2 sayfası Önceki  1, 2

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz